piyanomist tarafından yazılmış tüm yazılar

Kendine YETEBİLMEK

KORONA GÜNLERİ

Ülkece zor zamanlar geçiriyoruz. Verdiğimiz kayıplar, ekonominin kötüleşmesi, moralimizi bozdu. Ülkece sıkıntıdayız, bunun için belki elimizden gelen sadece evde oturmak  ama evin içinde yaşadığımız bireysel sıkıntılarımız için bir şeyler yapabiliriz. Alışveriş merkezleri, kafeler, parklar kapalı, gündüz gece eğlenceleri bitti, bazılarımız işi eve taşıdı, sokağa bile çıkmadan eve kapanmak zorunda kaldık. Evde tek başına kaldığımız bu günlerde izole bir hayatın zorluklarını yaşamaya başladık. Hiçbir şey yapamamanın verdiği sıkıntı içimizi doldurdu.

Peki bu sıkıntılardan nasıl kurtulabiliriz ? sürekli haberleri takip etmekten, tv karşısında vakit geçirmekten ve pirinç saymaktan başka ne gibi yararlı işler yapıp, kendimizi nasıl geliştirebiliriz ? 

HOBİ EDİNMEK

Bir hobi edinmenin, insana ne kadar çok faydası olduğunu bu günlerde daha da iyi anladık. Eğer bir çocuğunuz varsa mutlaka küçük yaşlardan itibaren bir hobi edinmesi için yönlendirmeli, yetenekleri doğrultusunda gelişimine de katkı sağlayacak etkinliklerle uğraşmasını öğretmelisiniz. 

Örneğin; piyano çaldığım için önce kendimi, sonra da piyano öğrencilerimi çok şanslı buluyorum. Bir enstrüman çalabilmenin, bir insana kattığı değerleri anlatabilmek çok zordur. Hem ruhen hem de fiziki olarak katkıları çoktur. Çocukların beyin gelişimini yüzde 50 oranında arttırır, sizi yaşadığınız streslerden uzaklaştırır, beyninizi zinde tutar, ruhunuzu dinlendirir, çocuğu eğlendirir, hayata olumlu bakmasını sağlar, kötü alışkanlıklardan uzak tutar gibi yararları uzar da gider. Bu boş zamanlarda kitap okumak, resim yapmak, yeni bir dil öğrenmek gibi yapabildiğim uğraşları sıkılmadan yapabilmeyi de piyano çalmaya borçluyum. Piyano çalmak ya da herhangi bir enstrüman çalmak konsantrasyon süresini uzatır. Çocukların da odaklanma zamanlarını geliştirmek için muhakkak bir enstrüman çalması için yönlendirmelisiniz.

Eğer bir enstrüman çalmıyor iseniz ama evinizde herhangi bir zamanda alınmış bir müzik aleti varsa ya da başlayıp yarım bıraktıysanız, internet üzerinden eğitim videolarını seyredip öğrenmeye başlayabilir ya da yeniden deneyebilirsiniz. Müzik aleti yoksa da işe önce notaları öğrenmekle başlayabilir ve ileri ki zamanlarda çalacağınız alet için alt yapınızı hazırlayabilirsiniz. Sesiniz güzel ise yine internet videolarından şan derslerine bakabilir, sesinizi geliştirebilir ya da farklı yeni şarkıların sözlerini ezberleyip repertuvarınızı genişletebilirsiniz.

Müzik ile uğraşmak istemiyorsanız resim yapmayı deneyebilirsiniz. Kara kalem resimler, ya da farklı türdeki boyalarla denemeler yapabilirsiniz. Ya da farklı el işleri deneyebilirsiniz.Cam boyama, Örgü, dikiş, nakış, tahta boyama, oyma yapabilirsiniz. 

Yeni farklı bir sürü şey deneyebilir, bilmediğiniz yeni bir şeyler öğrenebilirsiniz. Spor yapabilirsiniz. Böylece evde oturdukça tembelleşen vücudunuz için yararlı bir şeyler yapmış olursunuz. Yoga'ya başlayabilirsiniz. İnternet üzerinde yüzlerce başlangıç videoları var. Hatta çocuğunuz varsa birlikte yapabilirsiniz.

Yeni bir dil öğrenebilirsiniz. Bildiğiniz dilleri geliştirebilirsiniz. Evde birlikte yaşadığınız kişilere bildiğiniz dilleri öğretebilirsiniz ya da onlar size öğretebilir.

Okumadığınız Kitapları okuyabilir, kitaplığınızı düzenleyebilir, ya da yazı yazabilirsiniz. Şiir, öykü, hikaye deneme yazıları yazabilirsiniz. Kendinize site açabilir, yazılarınızı burada yayınlayabilirsiniz. 

Yeni yemek tarifleri deneyebilirsiniz. Çocuğunuz varsa birlikte yapabilirsiniz. Çalışmaktan, gündelik koşuşturmalardan sağlıksız beslendiyseniz, yeni sağlıklı tarifler yapıp, bundan sonrası için sağlıklı yaşam felsefesini benimseyebilirsiniz. 

Spor yapmayı sevmiyorsanız, Dans edebilirsiniz. Hatta yeni danslar öğrenebilirsiniz. Çocuğunuz varsa birlikte dans etmek çok eğlenceli olacaktır. 

İşinizle ilgili yeni gelişmeleri takip edebilir, yeni yazılar okuyabilir, yeni fikirler geliştirebilir, gelecek için farklı planlar yapabilirsiniz. İnternet sitesi açabilirsiniz. İnternetten para kazanma yollarını araştırabilirsiniz. 

Kişisel bakımınıza zaman ayırabilirsiniz. Belki de çalışmaktan vakit bulamadığınız cilt ya da saç bakımlarını yapabilir, yüz yogası, masajı gibi teknikleri öğrenip, kendiniz için uygulayabilirsiniz. 

Kıyafet dolabınızı düzenleyebilir, uzun zamandır giymediğiniz kıyafetleri ayırabilir, ihtiyaç sahiplerine verebilirsiniz. yardımlaşmanın ne kadar önemli olduğunu düşünüp, yardım derneklerini araştırıp, neler yapabileceğinizi planlayabilirsiniz. 

Ev dekorasyonunuzu değiştirebilirsiniz. Farklı iç mimarları takip edebilir, yeni fikirler edinebilirsiniz. Bazı Eski mobilyalarınızı zımpara, boya gibi farklı kolay tekniklerle yenileyebilirsiniz. Uzun zamandır tamir gerektiren eşyalarınız varsa onları tamir edebilirsiniz. 

Çiçeklerinizin bakımını yapabilir, topraklarını değiştirebilirsiniz. Saksılarını yenileyebilirsiniz. Farklı bitkileri araştırıp bilgi sahibi olabilir, yeni tohumlar sipariş verip, ekip  bahçenizi güzelleştirebilirsiniz. 

Televizyon karşısında çok zaman geçiriyorsanız yararlı şeyler seyretmeye özen gösterebilirsiniz. Değişik belgeseller, kült filmler, operalar, yayınlanmış tiyatrolar genel kültürünüzü de genişletecektir. 

Boş zaman diye bir şey yoktur. Yeteri kadar değerlendirilememiş zaman vardır. Bu günleri iyi değerlendirip, kendinizi geliştirip, sıkılmak yerine mutlu olmayı tercih edebilirsiniz .  Mutlu olmak için, sıkılmamak için ,başka mekanlara ya da  başkalarına ihtiyacınız yoktur. Kendi kendinize yetebilmeyi öğrenip, hemen şimdi uygulamaya geçebilirsiniz ...

BEETHOVEN ve AŞK

beethovenswife

" Ah, ah! Ancak aşk yumuşatabilir hayatımdaki acıları!

Ey Tanrım! Sevgisi gücüme güç katacak kadını gönder bana artık!"

Beethoven 'ı mutlu eden ve sanatını besleyen şeylerin başında aşk ve doğa gelir.

Beethoven, hayatı boyunca doğa ile özel bir ilişki kurarak yaşamaya özen göstermiştir. En mutlu olduğu zamanlar kırlarda ağaçların, çiçeklerin arasında kaybolduğu anlardır. Doğa, yalnızlığının gerilediği, mutlu olduğu yerdir. Doğa, özgür ruhunun en rahat ettiği yerdir.

Hayatındaki anlamların başında doğa, kadın ve müzik gelir.

Beethoven, düzensiz hayatı karşısında içten içe düzenli ya da düzenlenmiş bir hayatın arzusunu duymaktadır. Evliliğe dönük tavrını asıl belirleyen kadınlara duyduğu derin sevgi ve aşktır.

Beethoven yirmi iki yaşına bastığında tanıştığı ilk kadın evlerinde yaşadığı Breuning ailesinin yirmi yaşındaki kızı Eleonore'dur. Güzel, incelikli, kibar, okumuş, iyi bir eğitim almış Eleonore bu özellikleriyle Beethoven'ı etkiler. Eleonore ile piyanonun başına geçtiği zamanlar, hayatının en mutlu anlarıdır.

Fakat aynı evde kısa bir süre yaşadığı Jeannette'ye olan ilgisi, bu mutlu ilişkinin sonunu hazırlar. İki aşk arasında kalan Beethoven, iki kadınla da mutlu bir beraberlik sürdürememiştir.

Tam bir bohem hayatının varlığı söz konusu değilse bile bir sanatçının dünyası, ilgi görmesi ve etkilemesi için yeterlidir. Beethoven bu ilgiye bağlı olarak Viyana'da pek çok kadına gönlünü kaptırmış, ruhunun kapılarını sonuna kadar açmıştır.

Keglewicz Kontesi Babette, Kontes Theresia von Branunsweig onu etkileyen kadınlardandır. Hatta Fa diyez Majör Sonatı (op.78) Theresia'ya adamıştır.

Beethoven'ın kalbinde ayrı bir yeri olanlardan biri de Cristina Cherardi'dir. Bu kadından o kadar çok etkilenmiştir ki en uzun ilişkilerinden birini onunla yaşamıştır.

Evlenmeyi ilk düşündüğü kadın ise çocukluğunda Bonn'daki saray korosunda birlikte oldukları Magdelana'dır. Magdelana'ya evlilik teklif ettiğinde ise yaşadığı tek şey düş kırıklığıdır.  Magdelana, Beethoven'a bazı hakaretler ederek üzücü bir şekilde evlilik teklifini reddetmiştir.

Çoğu kadın Beethoven'ı insan olarak, arkadaş olarak, sevmekte,  onun özel hayatına girseler bile bir süre  sonra ilişkiyi yürütemeyip başkalarıyla evlenmeyi tercih etmişlerdir.

Bu durum Beethoven'ın sanatını besleyen en büyük etkenlerden biri olmuştur. Eninde sonunda hayatından çekip giden her kadın onda yalnızca acıya yol açar. Duyduğu acı ve yalnızlığının tek karşılığı ise müziğinde ortaya çıkar. Bu bağlamda yalnızlık ve acı Beethoven'da yaratıcı bir güce dönüşür ve yaptığı müziğin insanlar üstündeki derin etkisinin arka planını oluşturur.

1801 yılı başlarında Beethoven 31 yaşına geldiğinde, tam bir olgunluk çağına gelmiştir. Hayatının içindeki kimi zaaflarından çoktan kurtulmuştur. Söz konusu olgunluk en büyük aşklarından birinin de başlangıcıdır. Bu aşkın da sonu ayrılıkla bitmiştir fakat hem hayatına hem de sanatına olan etkisi çok büyüktür.

Giulietta Guicciardi, Milano'da doğmuş, tam bir sanat kültürüne sahip, 17 yaşında, çekici bir genç kızdır. Genelde ders vermeyen Beethoven, yakınlarının bu güzel kıza ders verme teklifini hemen kabul eder. Genç kıza ilgisi ve duyduğu aşk, her piyano dersini büyülü bir zamana çevirir.

En ateşli, en arzulu aşk mektuplarını yazdığı kadın Guilietta olmuştur. Yazdığı aşk mektupları, öldükten sonra bulunmuştur.

Beethoven'ın müzik dehası olması, sevdiği bir kadınla evlenip istediği mutlu hayatı yaşamasına yetmemiştir. Beethoven'ın aşkı tek kişilik bir aşk olarak kalmıştır. Guilietta'nın  yazdığı mektuplarda Beethoven'a bir ilgisi olduğunun sonucunu doğursa da, 2 yıl sonra bir başkasıyla evlenmiştir.

Bu durum Beethoven'ı çok etkilemiştir. Artık ölüm düşüncesiyle uğraşan, kendini ölmeye hazırlayan biri haline dönüştürmüştür. Ama Guilietta'ya olan karşılıksız aşkı onu öldürmemiştir. Bu duygular onda başka şeylere dönüşür ve sanatına duyduğu aşk onu tekrar hayata  bağlar, ölüm düşüncesinden uzaklaşır. Yıllar sonra aslında Guilietta'nın da Beethoven'ı sevdiğini, Kontla ailesinin zoruyla evlendiğini öğrenir. Fakat evli kadınlara olan saygısından bu durum düşüncelerinde değişiklik yaratmaz. 20 yıl boyunca tek başına aşkını içinde yaşar.

Yalnızlığı sanatsal anlamda yoğunlaşmaya yol açarken bir yandan da sağlık sorunlarını ortaya çıkarır. En büyük sağlık sorunu ise duyma güçlüğü çekmesi yani sağırlığıdır.

Sağırlığını unutmak için çözümü doğaya sığınmakta bulur. Kır Senfonisi, Beethoven'ın aşık olduğu doğaya incelikli bir armağanı olabilir. Ama ne yazık ki beste yapması, doğaya sığınması hayata bağlanması için yeterli olmamıştır.

Beethoven için genç yaşta hayattan uzaklaşıp yalnızlık ve uğultulu bir sessizlik içinde yaşamak yeterince sarsıcı bir durumdur.

1809 yılının sonlarında kalbini saran aşk ateşi Beethoven'ın en son hayata tutunma arzusudur. Bu ateşi yakan Teresa Malfatti adlı bir genç kızdır. 39 yaşındaki Beethoven bu kıza tuhaf duygular içerisinde savrulur. Mesafeli şekilde mektuplaşmalarının ardından, Teresa mı istemedi, yoksa ailesi mi bilinmiyor ama yine bir aşk daha hüsranla sonlanmıştır.

Beethoven hiç evlenemedi. Sevdiği kadınlarla beraber uzun birliktelikler geçiremedi, Ama

Beethoven'ın aşkları, ardında yüzyıllardır insanların kulaklarında uğuldayıp duran melodiler bıraktı. ...

 

 

Kaynak: Dahiler ve Aşkları / Özcan Erdoğan

 

 

Genç Müzisyenlere Nasihatlar

Robert Schumann (1810-1856)

Robert Schumann' dan Genç Müzisyenlere Öğütler

  1.  Kulak terbiyesine çok önem verilmelidir. Küçük yaşlardan itibaren sesleri ve tonaliteleri tanımaya çalışılmalıdır. Bir kilise çanının, pencere camının ve kuş cıvıltılarının verdiği ses bulmaya çalış.

  2. Devamlı bir şekilde gamlara ve diğer parmak egzersizlerine çalış. Fakat ileri yaşına kadar günde birkaç saatini teknik çalışmaya hasredip böylelikle olgun bir icra kudretine erişeceklerini sananlar çoktur; Bu hal, alfabeyi her gün biraz daha hızlı okumak için uğraşmaya benzer. Vaktinizi daha iyi kullanınız.

  3. İyi sayınız. Nice virtüözlerin çalışı, sarhoş bir adamın yürüyüşüne benzer. Onları taklit etmeyiniz.

  4. Armoni kaidelerini erkenden öğreniniz.

  5. Müzik teorisi, şifreli bas, kontrpuan vs. gibi isimlerden ürkmeyiniz. Onlarla dost olunuz, karşılık dostluk göreceksiniz.

  6. Yarım yamalak çalışmayınız. Her zaman hevesle çalışınız ve eserleri hiçbir zaman yarım bırakmayınız.

  7. Ağırlaşmak ve acele etmek iki büyük hatadır.

  8. Kolay eserleri iyi ve güzel bir şekilde çalmaya gayret ediniz. Bu güç bir eseri kötü çalmaktan daha iyidir.

  9. Her zaman iyi akort edilmiş alet üzerinde çalışınız.

  10. Bir eseri yalnız parmaklarla öğrenmek kafi değildir. Onu piyanosuz, şarkı halinde de söyleyebilmelisiniz. Muhayyelenizi işletiniz; öyle ki, bir eserin yalnız melodisini değil, armonisini ve akorlarını da ezbere almalısınız.

11. Sesiniz az da olsa, eseri piyanonun yardımı olmadan ilk görüşte okumaya alışınız; böylelikle kulağın hassasiyeti daima artacaktır. İyi bir sesiniz varsa, onu inkişaf ettirmek fırsatını kaçırmayınız. Bunu tanrının size bağışladığı en büyük armağan olarak telakki ediniz.


12. Kağıt üzerinde yazılı müziği anlayabilecek mertebeye çıkılmalıdır.


13. Çalarken sizi dinleyenlerle alakadar olmayınız.


14. Yanınızda hep bir üstat sizi dinliyormuş gibi çalınız.


15. Karşınıza ilk defa olarak çalacağınız bir eser çıkarsa onu önce okuyunuz.


16. Günlük müzik çalışmanızdan sonra yorgunluk hissediyorsanız, kafanızı daha ziyade yormayınız. İsteksiz ve neşesiz çalışmaktansa, dinlenmek evladır.


17. Yaş ilerledikçe eserleri "Modası Var" diye çalmayınız. Vakit kıymetlidir. Güzel eserlerin hepsini öğrenmek lazım gelseydi yüz defa yaşamamız gerekirdi.


18. Vücut gibi zekanın gıdası da basit ve kuvvetlendirici olmalıdır. Büyük bestekarlar kendilerinden sonra gelenleri düşünmüşlerdir. Onlara başvurunuz.


19. Kötü eserleri yaymamalısınız; bilakis onları reddetmelisiniz.


20. Kötü eserleri ne çalınız, ne de mecbur kalmadıkça dinleyiniz.

21. İcrada "Gösterişli Çalışa" özenmeyiniz. Eserde bestekarın düşünmüş olduğu tesirleri ifade etmeye çabalayınız. Başka şey aranmamalıdır. Fazlası karikatür olur.


22. Tanınmış bestekarların eserlerinde değişiklik yapmak, bazı sesleri çıkarmak veya aralara yeni çalış üslubuna uygun süslemeler sokuşturmak ayıp sayılmalıdır. Böyle şeyler sanata yapılacak en büyük hakaretlerdir.


23. Çalışacağınız eserlerin seçimi hususunda daha yaşlı müzisyenlere danışınız, zamandan tasarruf edersiniz.


24. Büyük bestekarların mühim eserlerini peyderpey tanımalısınız.


25. Kendilerine büyük virtüöz süsü vermiş olan kimselerin topladıkları alkış, sizi yanlış yola sürüklemesin. Halkın takdirinden fazla sanatkarın takdirine önem veriniz.


26. Bütün moda haline gelmiş şeyler, o modanın değişmesiyle ortadan kalkarlar; onları kullanmakla ihtiyarlığınıza kadar devam ederseniz dar fikirli olursunuz, kimse size ehemniyet vermez.


27. Şunun bunun önünde çalmak faydadan ziyade zarar verir. Önünde çalacağınız kimseleri seçiniz; fakat kendinizi mahcup düşürteceğini hissettiğiniz bir eseri katiyen çalmayınız.


28. Düo, trio, vs. gibi "beraber çalma" fırsatlarını kaçırmayınız. Bu, çalışınızı akıcı ve hareketli bir hale getirir. Muganiyelere de sık refakat ediniz.


29. Herkes birinci keman çalmak isteseydi hiçbir orkestra kurulmazdı. Her müzisyen kendi yerini bulmalıdır.


30. Çaldığınız aleti seviniz, fakat "bir tanedir", "en yükseğidir" diye böbürlenmeyiniz. O alet gibi başka aletlerin de mevcut olduğunu ve hepsinin onun kadar iyi olduklarını unutmayınız. Şunu da unutmayalım ki, ses sanatkarları vardır ve en yüksek müzik, koro ve orkestra ile ifade edilir.

31. Yaşlandıkça virtüözlük hevesinden ziyade "partisyonlar"la meşgul olunuz.


32. Kıymetli üstadların ve bilhassa Bach'ın füglerini dikkatle çalınız. Onun "kırk sekiz" prelüd ve fügü günlük ekmeğiniz olsun! Böylelikle muhakkak iyi bir müzisyen olursunuz.


33. Arkadaşlarınız arasında, sizden daha çok bilenleri arayınız.


34. Müzik çalışmalarınızdan yoruldukça, dinlenmek için şiir okuyunuz. Sık sık açık hava gezininiz.


35. Muganiyelerden çok şey öğrenebilirsiniz, fakat her söylediklerine inanmayınız.


36. Dünya büyüktür. Mütevazi olunuz. Sizden evvelkilerin düşünüp bulamadıklarını siz de henüz keşfedemediniz. Eğer keşfettiyseniz, bunu başkalarıyla paylaşacağınız bir tanrı hediyesi olarak telakki ediniz.


37. Müzik tarihini öğrenmek-muhtelif devirlerin şaheserlerini dinlemek şartıyla- sizi kibir ve gösterişten çabucak kurtaracaktır.


38. Org aletini çalmak fırsatını kaçırmayınız. Bestenin kötüsünü ve tekniğin kusurlarını belirten biricik alet org'dur.


39. Korolarda şarkı söyleyiniz, bilhassa orta partileri söyleyiniz. Bu müzik kültürünüzü geliştirecektir.


40. Müzisyen olmak ne demektir? Eseri, gözler notada, güçlükle bitirebiliyorsanız; (sahife çeviren yanlışlıkla bir yerine iki çevirince) esere devam edemeyip yarıda kalırsanız, müzisyen sayılmazsınız. Buna mukabil yeni bir eseri çalarken ilerde ne geleceğini az çok tahmin edebilirseniz; bildiğiniz bir eser zihninize yerleşmişse; yani, bir kelime ile,müziği yalnız parmaklarınızla değil, kafanızda ve kalbinizde hissedebiliyorsanız, işte o zaman "müzisyen" adını kazanabilirsiniz.


41. Fakat iyi bir müzisyen olmanın sırrı nedir? Aziz öğrenci, en mühim şey, iyi bir kulağa ve çabuk kavrama kabiliyetine sahip bulunmaktır. İstidat gelişebilir ve yükselir de. Bu meziyetler ise, günlerce kapanıp mekanik çalışmalara bağlanmakla değil, geniş müzik temasları ve sık sık koro ve orkestra dinlemekle sağlanır.


42. İnsan sesinin sınırlarını ve dört çeşidini erkenden ve doğru olarak öğreniniz; Koroda bunları iyi takip ediniz. Sesin hangi kısımlarda kuvvetli, hangi yerlerde hafif ve yumuşak çıktığını dikkatle öğreniniz.


43. Halk şarkılarını iyi dinleyiniz; bunlar en güzel melodilerin kaynağıdır ve her milletin karakterini taşırlar.


44. Eski anahtarlarla okumayı hemen öğreniniz. Aksi taktirde geçmiş zamanların birçok hazinelerini keşfedemeyeceksiniz.


45. Erkenden, değişik aletlerin ses renklerini ve karakterlerini inceleyiniz; her birinin özel sesini kulağınızda duymaya çalışınız.


46. İyi operalar seyrediniz.


47. Eski şeylere karşı saygı besleyiniz; fakat, yeniler içinde samimi olunuz. Tanımadığınız şahsiyetler hakkında araştırmadan hüküm vermeyiniz.


48. Bir eser hakkındaki kararınızı daha ilk dinleyişte vermeyiniz, ilkten hoşa giden her şey muhakkak iyi olmayabilir. Üstadların eserleri tetkik edebilmelidir. Bir çok hakikatları ancak yaşlandıkça anlayacaksınız.


49. Besteler hakkında hüküm yürütürken, "hakiki sanat severler için yazılan" ile "amatörleri eğlendirmek maksadıyla yazılan" eserleri ayırt etmelisiniz. Birincilerin tarafını tutunuz, diğerlerine karşı hiddet göstermeyiniz.


50. "Melodi" amatörlerin "harp şarkısıdır." Ve doğrusunu söylemek lazım gelirse melodisiz müzik de olamaz. fakat, melodiyi hangi manada anladıklarına dikkat ediniz; Onlarda "melodi" yalnız kolayca anlaşılabilen ve hoş bir ritmi olanıdır. Başka çeşit melodiler de vardır. Bach, Mozart ve Beethoven'ı işittiğiniz zaman böylesine melodiler binbir değişik renklerle karşınıza çıkar. İtalyan operalar melodilerinden az zaman sonra bıkacaksınız.

51. Eğer piyanoda küçük melodiler sıralayabiliyorsanız, bu az da olsa bir muvaffakiyet sayılır, bu melodiler eğer içten ve eğer piyanonun yardımı olmaksızın geliyorsa daha çok sevininiz. Çünkü, bu sizin müzik duygunuzu canlandıracaktır. Parmaklar, kafanın istediğini yapmalıdır, tersi olamaz.


52. Bestelemeye başlayınca her şeyi kafadan yapınız. Bir eseri iyice meydana çıkarmadan alet üzerinde çalmayınız. Müzik eğer ruhunuzdan fışkırmışsa, eğer onu tamamen hissetmişseniz, başkalarını da tesir edecektir.


53. Doğuştan geniş bir muhayyele sahipseniz, yalnız kaldığınız saatlerde, piyanoya oturup içinizde yanan ateşi armonilerle ifade etmeye gayret ediniz, ve hisleriniz ne kadar gizli olurlarsa (sihirli alemlere dalar gibi olduğunuz anlarda) armoni dünyası da size o kadar esrarengiz görünecektir. Böyle saatler gençliğin en mesut anlarıdır. Fakat sizi yanlış yollara götürecek, kuvvet ve zamanınızı hayallerle kaybettirecek duygulara kendinizi çok kaptırmaktan kaçınınız. Bir eserin hazırlanması ve temiz ifade kudreti yalnız belli ve açık bir yazı şekliyle elde edilir. Hayalperest olacağınıza kaleminizi işletiniz.

54. Orkestra idaresi sanatıyla meşgul ol. İyi orkestra şeflerini sık seyret; hatta idareyi zihninde kendi kendine ve beraberce yap. Bu seni doğruluğa götürecektir.


55. Sanatları ve fenleri öğrendiği gibi hayatı da tetkik et.


56. Ahlak kaideleri sanat kanunlarının aynısır.


57. Çalışkanlık ve azim sayesinde daima yükseleceksin.


58. Birkaç kuruş kıymetinde olan bir kilo demirle, binlerce saat yayı yapılıyor; böylelikle bu demirin kıymeti yüz bin defa artıyor. Allahın sana ihsan ettiği kiloyu dikkat ve azami istifade ile kullan.


59. İstek olmazsa sanatta doğruluğa erişilemez.


60. Sanat yalnız zenginlerin yapabileceği bir şey değildir. Her zaman daha büyük bir artist olmaya gayret et; diğer isteklerin kendiliğinden olacaktır.


61. Bir eserin ruhunu ancak onun formunu anladıktan sonra kavrayacaksın.


62. Dahiyi belki de yalnız dahi olan anlar.


63. Olgun bir müzisyen "en karışık orkestra eserinin notasını ilk dinleyişte bile göz önüne getirebilmeli" denilmiştir. Bu, tasavvur edilebilecek en yüksek mertebedir.


64. ÖĞRENMENİN SONU YOKTUR !!

 


 

ARTUR RUBİNSTEİN

Artur RUBİNSTEİN (1887-1983)



Artur RUBİNSTEİN, 28 Ocak 1887 yılında Polonya’da Lodz’da doğmuştur.  Polonya asıllı Amerikalı piyano virtüözüdür.

Yahudi bir ailenin çocuğudur. Babası, bir dokuma fabrikatörüydü.

Çok küçük yaşlarda müziğe olan yeteneği keşfedildi.  Fakat müzik yeteneğinin yanı sıra en büyük özelliği ise konuşamamasıydı. Yaklaşık 3 yaşından sonra konuşmaya başladı.  Bu özelliği ile ünlü Fizikçi Albert Einsten’a benzetilir.

Berlin’de Max Bruch’dan piyano dersleri aldı. İlk piyano konserini 4 yaşında verdi.

Albeniz, Falla, Granados, Chopin, Debussy, Brahms ve Beethoven’ın piyano yapıtlarını üstün bir teknikle yorumlardı. Performansları, uluslararası büyük şöhrete kavuştu.

1937 yılında Amerika gezisine çıktı. 1946 yılında Amerikan vatandaşı oldu. 1976 yılında Başkan Ford,  RUBİNSTEİN’ a Özgürlük Madalyası vererek kendisini onurlandırdı.

20. Yüzyılın en iyi piyanistlerinden biri olduğu düşünülen Artur RUBİNSTEİN,  1983 yılında, 96 yaşında hayatını kaybetti.

Çocuklar Neden Çabuk Sıkılıyor ?

Ana Sayfa'ya DÖN

Çocuklar Neden Çabuk Sıkılıyor ?

Özellikle günümüz çocuklarının en büyük problemi çabuk sıkılmaları ve her şeyden  çabuk vazgeçmeleri . Oyuncaklardan, derslerden, sorumluluklardan, yaptıkları her şeyden, kendi istedikleri halde çok  kısa sürede bıkıp, bırakıyorlar ve yeni bir şeyler istiyorlar.

Bunun en büyük nedenlerinden biri ebeveynlerin yanlış tutumları.

Çocuklarımızı çok seviyoruz, sürekli mutlu olmaları için çabalıyoruz. Ama maalesef yaptığımız bazı hareketlerle, mutlu olmalarını sağlamak isterken, geleceklerini düşünmüyor, ileri ki başarılarını sağlayacak olan temel yapılara zarar veriyoruz.

Sürekli Veriyoruz !

Kendimizden, zamanımızdan her şeyimizi onlara harcıyoruz. İstediği her şeyi "o an" gerçekleştiriyoruz. "Anne ya da Baba acıktım !", Yaptığımız işimizi bir kenara bırakıp hemen bir şeyler hazırlarız. " Susadım ! ", Anında gelir. , "Telefonunu ver, İ padi ver " AL . "Oyna benimle" Olur....

Her anları eğlenceyle geçsin isteriz. "Sıkıldım !" sözüne tahammülümüz yoktur. Biz ev işleri ya da kendi başka sıkıcı işlerimizle uğraşırken o sürekli eğlensin isteriz. Aynı evin içinde farklı hayatlar yaşıyor gibiyiz. "Çizgi film seyret, Tabletle oyna, Gel biraz beraber oynayalım" v.b. sürekli bir yönlendirme ve oyalama çabası içerisine gireriz.

NELER YAPMALIYIZ ?

Rutin, Monotonluk Bazen İyidir !

Sürekli farklı şeylerle meşgul olsun, hep aynı oyuncaklarla oynamasın, hep eğlensin gibi düşüncelerimiz elbette onların iyiliği için. Ama bu her zaman iyi midir ? Tabi ki HAYIR !

Özellikle ev içi rutini çok önemlidir. Aynı saatte uyumaya gitmek, aynı saatlerde ailece yemek yemek, belli saatlerde oyun oynama zamanı, belli saatlerde ders yapma zamanı  gibi kurallar belirlemek; sorumluluk duygusunu pekiştirecek ve istediği zaman istediğini yapabileceği duygusundan sıyrılmasını geliştirecektir.

Her "Yatmak istemiyorum ya da yemek yemek istemiyorum" dediğinde "Tamam ne zaman istersen" derseniz, Çocuğa ne istersen, ne zaman istersen, istediğin her şeyi yapabilirsin mesajı yollamış olursunuz.

Bu gibi mesajlar, ileride "Hayır" dendiğinde öfke nöbetlerine, sinir krizlerine yol açabilir. Çünkü beyni sürekli olarak istediği şeyi ne zaman isterse yapabilmeye programlanmış olan çocuk, tam tersi durumda bununla başa çıkacak stres yönetimini yapamaz hale gelir. Aynı konu bir şeyi ne zaman isterse, o anda elde ettiği için de geçerli olur. Yani her istediğini anında alan çocuk, alamayınca, istediği şey o anda olmayınca, sabretmeyi bilmediği, ertelemeyi öğrenmediği için zorlanır.

İstediği şeyi anında vermeyip, verme süresini yavaş yavaş uzatabilirsiniz. Sabretmeyi öğrenmek, hazzı ertelemeyi bilmek, gelecekteki başarıları için temel hazırlar.

Sıkılmasına İzin Verin !

Ev işlerine yardımcı olmasını mutlaka istemelisiniz. Masa hazırlama, odasını toplama, oyuncaklarını kaldırma, çamaşır asmaya yardım etme gibi görevler verebilirsiniz.  Beynimiz, sıkıcı işleri yaparken bile çalışır. İlk zamanlar beraber yaptığınız ya da ona görev olarak verdiğiniz işleri eğlenceli hale getirebilirsiniz. Zamanla bu işleri kendiliğinden sıkılmadan yapacaktır. Sıkılsa bile yapacaktır, Çünkü artık bazı şeyleri başarmak için çabalamak gerektiğini, kendi kendine olmayacağını öğrenmeye başlayacaktır.

Düzenli bir oda için toplamak gerekir, temiz kıyafet giyebilmek için yıkamak gerekir, Başarılı bir öğrenci olmak için ders çalışmak gerekir, Başarılı bir müzisyen olmak için çok çalışmak gerekir, Piyano çalmak istiyorsa nota öğrenmesi gerekir, futbolcu olmak istiyorsa çok  koşması gerekir. !

Evde,  sıkıldım diyorsa bırakın SIKILSIN. Hemen anında onun için eğlenceli , oyalayacak bir şeyler bulmayın. Çok küçük yaşlarda yönlendirmeler yapabilirsiniz, nasıl oynanması gerektiğini gösterebilirsiniz ama bunu sürekli yapmayın. Bir süre sıkılır ama biraz zaman geçince yapacak bir şeyler elbette bulur. KENDİSİ bulur. Sıkılmak yaratıcılığı geliştirir.

Bir dünya oyuncağı önüne koyup gitmeyin. Ara ara oyuncaklardan bazılarını kaldırın. Unutmasını sağlayın. Bir süre sonra kaldıranları  çıkartıp, ortadakileri saklayın. Çocuğu doyumsuz yapmayın. Mutlu olsun diye her gördüğü oyuncağı, her istediğini almayın. Güzel bir dille, bir sürü oyuncağı olduğunu, almanın gereksiz tüketim, boş yere para harcamak olduğunu, olanlarla bir süre daha oynayabileceğini,  anlatabilirsiniz, sizi çok iyi anlayacağından emin olun.

Sürekli Övmeyin !

Çocuğumuzun yaptığı her hareket, yaptığı her şey bizim için çok değerli ve dünyanın en güzel şeyi . Ama gereken yerde gereken uyarıyı yapmayıp, sürekli aferin, çok güzel olmuş, mükemmel yapmışsın, muhteşem görünüyor denirse, İleride hata yaptığında ve bunu biri Ona söylediğinde inanılmaz bir yıkım yaşar ve ne konuda hata yaptıysa yaptığı şeyi yapmaktan vazgeçip, pes eder.

Özellikle okulda yazı yazmaya başladıklarında, özel derslerde (PİYANO, SPOR, RESİM gibi) seviye ilerledikçe vazgeçmeler, yapamıyorum diye çabuk pes etmeler başlar. Çünkü öğretmen, hata yaptığını söyler. Nerede hata yaptığını, aslında nasıl yapması gerektiğini güzellikle söylese bile, çocuk için kabul edilemez olur.

Teşvik edici övmeler tabi ki gerekli. Ama yine doğru dille asıl olması gereken anlatılabilir. "Harika görünüyor ama şurası şöyle olsa daha iyi olurdu" ya da "çaban için tebrik ediyorum çok uğraşmışsın ama istersen bir daha kontrol et" gibi cümleler çok etkili olacaktır.

Örnek OLUN !

"Ben de aynı böyle çabuk sıkılırım, Ben de böyle maymun iştahlıyım, Ben de böyle yarım bırakırım." Bunu piyano dersini bırakmak isteyen çocukların velilerinden çok duymaya başladım. Halbuki ne kadar yanlış ! Siz yanında böyle konuşursanız, sıkılmasını desteklerseniz, yeteneği olan ama sadece seviye arttığı için zorlanmaya gelemeyen çocuğun vazgeçmesine göz yumup, tamam bırakalım derseniz, gelecekte nasıl bir çalışma disipliniyle başarı kazanmasını bekleyebilirsiniz ? Çocuğunuz sizi gözlemler. Sadece yaptıklarınızı, hareketlerinizi, davranışlarınızı değil, söylediklerine ne cevap verdiğinizi de beynine kopyalar ve öyle davranır.

Onun Eli Kolu Olmayın !

Çok küçük yaşlardan itibaren bırakın her işini kendi yapmaya çalışsın, çabalasın, başarsın ve bunun mutluluğunu yaşasın ! Üstünü giydirince rahatça giyindi diye mutlu olacağına; bak kendim giyindim diye kendiyle gurur duyarak, çabaladığı için başardığını bildiği için mutlu olsun.

ÇABALAMAK ve BAŞARMAK arasındaki bağı keşfetsin.

Ödevlerini kendi yapsın, yemeğini kendi yesin, banyosunu kendi yapsın.. Yaşına göre neyi kendi yapabilecekse bırakın kendi yapsın.  Kendi odasını toplasın, suyunu kendi alsın, sıkıntısını kendi geçirsin. Bence En önemli sır bu !! Adeta Tüm yazının özeti gibi. Yaşına göre neyi kendi yapabilecekse bırakın kendi yapsın.

N.K .

Özel Piyano DERSİ ile KURS Karşılaştırması

Özel Ders mi? Kurs mu?

Herhangi bir müzik aleti çalmaya ve öğrenmeye karar verdiniz, fakat nereden ve nasıl ders alacağınız konusunda kafanız karışıksa size yardımcı olacak bazı maddeleri, Özel Ders ve Kurs arasındaki farkları karşılaştırarak madde madde anlatmaya çalışacağım.

Öncelikle hangi enstrümanı çalacaksanız, o enstrümanda uzmanlaşmış bir öğretmenden ders almanız sizin için en faydalısı olacaktır. Bazı kişiler ders almak yerine internet videoları gibi bazı değişik seçeneklerle kendi kendilerine o enstrümanı öğrenmek isterler. Fakat bu sağlıksız olacaktır. Alanında uzman öğretmeniniz sizin ilerlemeniz için en doğru yol gösterici olacaktır. Nerelerde hata yaptığınızı gösterecek, nasıl bir program yürütmeniz konusunda size yardımcı olacaktır. İlerleyiş hızınıza göre egzersizler verip, size uygun parçalar seçerek, gelişiminizin hızlanmasını sağlayacak ve size gereken motiveyi kazandırmış olacaktır.

Gelelim öğretmen ya da kurs seçiminin nasıl olacağına .

Özel Ders mi almalısınız yoksa bir kursa mı gitmelisiniz kararını verdikten sonra öğretmen ve kurs seçimi konusuna geleceğim .

Özel Ders ve Kurs Karşılaştırması

  • Özel ders, Kurs ücretlerinden daha pahalıdır. Çünkü adı üstünde Size ÖZELDİR.
  • Kurs fiyatları, özel derslere göre daha uygundur.
  • Özel ders almak istediğinizde, istediğiniz öğretmeni kendiniz seçebilirsiniz.
  • Kurslarda, belli öğretmenler ders verirler ve genellikle hangisinin saatlerinde boşluk varsa size o öğretmeni verirler.
  • Kurs ücretleri aylık olarak, peşin ödenir. Ve genellikle gitmediğiniz dersin parası yanar.
  • Özel ders ücretlerini nasıl ödeyeceğinizi öğretmeninizle beraber kararlaştırabilirsiniz. Derse her gittiğinizde ders başına ödemenizi yapabilir, ya da isterseniz biriktirip 4-5 ders sonunda ödeme yapabilirsiniz.
  • Kurslarda ders saati sabittir. Her hafta aynı gün ve saatte orada olmanız gerekir.
  • Özel derslerde ders saatleri esnektir. Öğretmeninizle konuşup, hangi gün ve saat müsaitseniz, o gün ders yapabilirsiniz.
  • Özel dersi kendi evinizde alabilirsiniz. Öğretmeninizle konuşup size gelmesini isteyebilirsiniz.
  • Özel ders alırsanız, öğretmenin evine de gitseniz, ders aldığınız süre boyunca sadece ikiniz baş başa olursunuz. Ve başka sesler konsantrasyonunuzu bozmadan ders yapabilirsiniz.
  • Kurslarda ise çeşit çeşit enstrüman dersi verildiği için, başka odalardan ya da dersliklerden değişik enstrüman sesleri duyabilirsiniz.
  • Özel ders bire bir özel olarak verilir.
  • Kurslarda da birebir ders görme imkanınız vardır, fakat bir çok ders toplu çalışma yöntemi ile yapılır.
  • Kurslar, sosyalleşmek için daha idealdir. Kendiniz ya da çocuğunuz başka kişilerle tanışma imkanı bulabilir ayrıca ev dışına çıkıp farklı ortamlar görmek için de daha etkilidir.
  • Kursları başarı ile bitirdiğinizde kursların kendi verdiği sertifikalardan kazanabilirsiniz.
  • Özel Ders aldığınızda da dışarıdan sertifika sınavlarına girip, seviyenize göre uluslararası geçerli olan sertifikalardan alabilirsiniz. (LCM) – (ABRSM) gibi.
  • Kurslarda genellikle önceden belirlenen ders programları seviye seviye uygulanır, sizden istenilen kitapları çalışırsınız.
  • Özel Ders aldığınızda öğretmeninizle birlikte kararlaştırıp ne isterseniz, hangi tarzda, hangi parçayı çalmak isterseniz onu çalışabilirsiniz.
  • Kurs ders saati belirlenen saatin dışına pek çıkamaz,
  • Fakat özel dersi öğretmeniniz istediği kadar uzatabilir. 🙂

Özel Öğretmen ya da Kurs Seçerken Nelere Dikkat Etmeliyiz ?

  • Kurs seçerken muhakkak, kursun MEB’e (Milli Eğitim Bakanlığı) bağlı olup olmadığına dikkat edin. Çoğu kurs maalesef MEB tarafından onaylanmadan kaçak olarak çalıştırılmaktadır.
  • Kurs seçerken evinize yakın olmasını tercih edin. Uzak bir yere yazıldığınızda  trafik vb yüzünden gitmeye üşenmeye başlayabilir, zamanla kursa gitmek size külfet gibi gelmeye başlayabilir.
  • Özel öğretmen seçerken muhakkak, eğitimini, geçmişini, tecrübesini araştırın.
  • Kursta size verilen öğretmenin eğitimini, diplomasını, formasyonu olup olmadığını muhakkak sorun.
  • Özellikle çocuğunuza özel ders aldırmak istiyorsanız, özel öğretmenin pedagojik formasyonunun olduğundan emin olun.
  • Özel öğretmeni ve Kursu öncelikle referansla, tavsiye ile bulmaya çalışın.
  • Artık günümüzde her kursun, hatta her özel öğretmenin kendi sitesi var, muhakkak oralardan seçtiğiniz yerin ya da öğretmenin geçmiş derslerini, öğrencilerini, tecrübelerini inceleyin.
  • Özel öğretmen seçerken kendi tarzınıza uygun bir öğretmen seçmeye çalışın. Mesela Piyano çalmak isteyen bir caz sever olabilir ve piyano ile de caz müziği yapmak isteyebilirsiniz ama seçtiğiniz öğretmen caz müziğine hakim olmayan biri çıkabilir. Muhakkak öğretmenin hangi dalda uzman olduğunu sorun.

***

 

 

cemal reşit rey

Cemal Reşit Rey
(1904-1985)

Piyanist bestecilerimizden Cemal Reşit Rey, 25 Eylül 1904 de Kudüs‘te dünyaya geldi. Babası Kudüs Mutasarrafı Ahmed Reşit Bey, Servet-i Fünun Dergisinin tanınmış yazarlarındandı.

Cemal Reşit Rey, müziğe yatkın yetenekli bir çocuktu.  ilk piyano derslerini annesinden aldı.

Besteleme yeteneği çok küçük yaşlarda kendini gösterdi. Henüz 8 yaşındayken bir vals besteledi.

1913 yılında ailesi ile birlikte Paris’ e yerleştiler. O dönem Paris Konservatuvarı müdürü olan Gabriel Faure’ nin aracılığı ile piyanist Marguerite Long’un öğrencisi oldu ve piyanosunun yanında besteciliğini günden güne geliştirdi.

Birinci Dünya Savaşı sırasında annesiyle birlikte İsviçre’ye yerleştiler. Cenevre‘ de St. Antoine Koleji’nde orta öğrenimine devam ederken bir yandan da Cenevre Konservatuvarı’nda müzik eğitimine devam etti.

Savaş sonrası 1920’de Paris‘e geri döndü. Buradaki konservatuvarda Marguerite Long ile piyano, Raoul Laparra ile bestecilik  çalışmalarını geliştirdi.

Çok önemli isimlerle müzik çalışmaları yapma imkanı bulan Cemal Reşit Rey‘in çalıştığı diğer önemli isimler ise Gabriel Faure ile Henri Defosse idi. Faure ile “Müzik Estetiği“, Defosse ile de orkestra şefliği çalıştı.

1923 yılında öğrenimi tamamlayarak yurda geri döndü. Ülkede Cumhuriyet ilan edilmişti. Cemal Reşit Rey’ in ülkeye katkıları da bu yıldan itibaren başlar.

Aynı yıl, O zaman ki adı Dar-ül Elhan olan İstanbul Belediye Konservatuvarı‘ nda piyano ve kompozisyon öğretmenliği yaptı. 1926 yılında burada bir de koro kurdu.

1934 yılında “Yaylı Sazlar Grubu” nu kurdu. Aynı zamanda İstanbul Filarmoni Derneği’ ni kurdu ve başkanı oldu. Bu dernek sayesinde ülkemize dünyanın en tanınmış şefleri, solistleri konser vermeye İstanbul’a  geldi. Onların gelişi, orkestranın üyesi olan sanatçılar ve dinleyicileri için o dönem müzik eğitimi ve görgüsü için çok yararlı oldu.

1945-46 yıllarında ileri sınıflardaki üflemeli çalgılar bölümündeki öğrencilerin de gruba katılması ile grup, SENFONİK Orkestra özelliğine kavuştu. cemal Reşit Rey, 1968 yılına kadar her hafta düzenli şekilde, bu orkestra ile birlikte çeşitli konserler düzenledi.

Cemal Reşit Rey, Radyo yayıncılığı alanında önemli ve yararlı çalışmalar gerçekleştirdi. 1938′de yapılan bir çağrı ile 1940 yılına kadar Ankara Radyosu Batı Müziği yayınları Şefi olarak çalıştı.

1940 yılında istanbul’a döndü ve buradaki piyano öğretmenliği, piyanistlik ve orkestra şefliği görevlerini sürdürdü.

İstanbul Radyosu’nda “Piyano Dünyasında Gezintiler” adlı programı uzun yıllar boyu devam etti. Bu programda birçok yeni yapıtı, açıklamaları ile seslendirdi.

1949’dan 1960 yılına kadar dünyanın en önemli merkezlerinde, konserler verdi, orkestra yönetti.

1982 yılında “Devlet Sanatçısı” unvanı alan Cemal Reşit Rey, 7 Ekim 1985′de hayatını kaybedene kadar Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ nda Kompoziyon Öğretmenliği görevine devam etti.

Cemal Reşit Rey, Türk Beşleri olarak anılan grubun üyesidir.

Kendisi ülkemiz için çok önemli müzisyenlerindendi. Çok sesli müziğin öncüsüydü, çok iyi bir besteciydi, çok iyi bir piyanistti, çok iyi bir eğitimciydi, çok iyi bir orkestra şefiydi ve İstanbul Şehir Orkestrasının kurucusuydu. Ve bütün bu özellikleri ile adını Tür Müzik tarihine altın harflerle yazdırdı.

BAŞLICA PİYANO ESERLERİ

  • Sonat
  • Hatıradan İbaret Kalmış Şehirde Gezintiler
  • Türk Manzaraları
  • 10 adet Halk Türküsü
  • Sonatin
  • Fantezi
  • İmprovisation
  • Kromatik Konçerto
  • İki Piyano için 12 adet Prelüd ve Füg
  • 2 adet Konçerto

DİĞER ESERLERİ

  • Operalar
  • Operetler
  • Orkestra eserleri
  • Oda müziği eserleri
  • Tiyatro ve Film müzikleri

Doğru Şekilde Piyano Çalışmanın İpuçları

 Düzensiz ve sistemsiz bir şekilde piyano çalışmak hızlı sonuçlar almanızı engelleyecektir. Bunun yerine planlı, düzenli, bir amaç belirleyerek egzersiz yapmak size daha yararlı olacaktır ve amacınıza ulaşmanızda zaman kazandıracaktır.

Gelişme kaydetmek, olduğunuz seviyeden daha ileri seviyelere geçmek için pratik yapmanız gerekir.

Bütün müzisyenlerin pratik yapması gerekir.

Pratik yapmayı elleriniz için egzersiz olarak düşünebilirsiniz. Aynı spor salonlarında antrenman yapar gibi, piyano çalışırken de kendinize bir program belirleyin.

Pratik yapmanın asıl amacı müzik yapmayı öğrenmektir.

Piyano Çalışmanın İpuçları 

  • Önce ellerinize tek tek konsantre olabilmek için egzersizleri tek elle çalışın. 

Bir parçaya alışmak, başlamanın en basit yoludur. İki elinizi ayrı ayrı çalıştırırken ilgili partisyonları yeterince iyi çalmaya başladıktan sonra iki elle çalmaya başlayın ve bir egzersizi zorlanmadan çalmaya başlayana kadar hızlanmayın.

Çalmaya başlamadan önce parçanın notalarını baştan biraz okuyun. Bu aynı zamanda nota okumanızı da geliştirecek bir egzersiz olacaktır.

  • Parmak pozisyonlarınızı belirledikten sonra bu pozisyonları değiştirmeyin. 

Belki tuhaf gelebilir ama parmaklarınızın da bir hafızası vardır. Yeni bir parça öğrenirken parmak pozisyonlarınızı sık sık değiştirirseniz fazla hızlı ilerleyemezsiniz.

Birçok egzersiz ve nota kitabında parmak numaraları önceden belirtilmiş ve notanın üzerine yazılmıştır. Bu sizin için tek seçenek değildir fakat kendi parmak pozisyonunuzu belirleyecek seviyeye gelene kadar, parmak numaraları size doğru yolu gösteren işaretler olacaktır.

  • Düşük bir hızda çalışmaya başlayın. 

Parmaklarınız alışana kadar ve notaları iyice doğru okuyup çalana kadar, çalma hızınız yavaş olmalıdır. İlerlediğinizi düşündüğünüz zaman hızınızı yavaştan hızlıya doğru, kademe kademe geçirebilirsiniz.

  • Çalarken ellerinize çok bakmamaya çalışın. 

Piyano çalarken sürekli ellere bakmak, ellerinizin notaların tuşlardaki yerini sezgisel olarak bulmasını geciktirir. Parmaklarınızın, notalar arasındaki mesafeleri sezgisel olarak hissetmeyi öğrenmesi gerekir.

  • Çalacağınız parçayı bölümlere ayırın. 

Piyano parçanızı çalışırken bölümlere ayırın ve bölümleri tek tek çalışın. Her seferinde bir bölüme konsantre olmanız ilerlemenizi hızlandıracaktır.

  • Bir hata yaptığınızda asla bu hatayı görmezden gelip çalmaya devam etmeyin. 

Hata yaptığınız yerde durun ve aynı bölümü tekrar tekrar doğru olana kadar çalışın. Bir sonraki bölüme geçebilmeniz için hata yaptığınız bölümü en ez beş kez mükemmel bir şekilde çalmanız gerekir.

  • Bir parçayı ilk kez çalmaya başlarken vuruşları yüksek sesle sayın. / Metronom kullanın. 

Bu yöntem, ritme daha iyi konsantre olmanızı ve metronom kaçırmamanızı sağlar. Eğer vuruşları kendiniz saymak istemiyorsanız mutlaka metronom kullanın. Metronom ritim kaçırmadan çalmanıza yardımcı olur.

  • Bir parçayı çalmadan önce notalarına baştan sona göz atın. 

Piyano parçanızı çalmadan önce muhakkak önce notalarını baştan sona okumaya çalışın. İyi bir şekilde nota okumak, iyi bir şekilde piyano çalmanın anahtarıdır.

  • Piyano parçasının içinde zor gelen yerleri muhakkak işaretleyin. 

Nota okurken ve çalarken sizi zorlayan yerleri yuvarlak içine alarak veya kendinize çalarken nelere dikkat etmeniz gerektiğini hatırlatacak işaretler koyarak notanın üzerini kalemle çizin. Baştan itibaren çalarak, zorlandığınız kısma geldiğinizde, işaretleri yerleri görüp refleks şeklinde beyninize komut giderek otomatik olarak sürekli zorlandığınız yeri doğru şekilde çaldığınızı fark edeceksiniz.

  • Önünüzde nota olmadan ezbere çalmayın. 

Görsel hafızanız güçlü olabilir ve ezberiniz kuvvetli olabilir. Fakat çalıştığınız parçayı ezberlemek ve notaya bakmadan çalmak, nota okumanızı geriletecek ya da gelişmesini önleyecek ve yeni parçaları öğrenmenizde zorluk yaşamanıza sebep olacaktır.