piyanomist tarafından yazılmış tüm yazılar

Piyano Dersinin Çocuklara Faydaları

Piyano özel dersinin şüphesiz ki çocuklar üzerindeki olumlu etkileri çok fazladır. Müzikle, sanatla uğraşan bir birey toplum içinde saygın bir konuma sahip olur. Sosyal yaşımı ve kendine güveni kuvvetli olur. Öz güveni kuvvetli bir insan iş yaşamında ve ilişkilerinde son derece güçlü olur.

Sanat çocuğun ve herhangi bir bireyin hayata bakış açısını değiştirir. Birey daha duyarlı olmaya başlar. Çevresinde ki olumsuzluklara tepkisi daha yumuşak olur.

Sanatla uğraşan bir kişi çevresinde hep kendine güvenli, hayata olumlu bakan, toplumda saygın bir yerde duran, entelektüel kişiliğe sahip bir yapıda olur.

Gelişme çağındaki çocuklarda sanat çok önemlidir. Zeka gelişimlerinde büyük ölçüde fayda sağlar. Özellikle piyano dersi gelişimlerinde büyük etki eder. Sayılarla, renklerle yapılan derslerde matematik zekaları da artar.

Özel Piyano Dersi alan bir çocuğun okuldaki diğer derslerinde de daha başarılı olduğu bir gerçektir. Arkadaşlarıyla ve ailesiyle daha iyi geçinmektedir.

Ayrıca ergenlik döneme geçmeden ve ergenlikte boş vakitlerinde zararlı bir takım uğraşlarla zaman kaybetmek yerine kendine yararlı bir hobisi olması da çok önemlidir.

Özel Piyano dersi çocukları dışarıda edinebilecekleri zararlı alışkanlıklardan da büyük ölçüde korur.

Özel Piyano Ders İçeriği

Piyano Dersleri seviyeye ve yaşa göre program uygulanmaktadır.

Piyano Dersine başlamadan önce kişinin seviyesinin ve yeteneğinin tespiti yapılır. Daha sonra kişiye özel ders programı uygulanmaya başlar.

Piyano dersine ilk önce ayrı elle çalışmaya başlanır. ilk sağ el daha sonra da sol el çalışılır ve gerekli çalışma tamamlandıktan sonra iki elle çalışmaya başlanır.

Piyano dersi ile birlikte solfej öğrenimi de yapılır. Nota öğrenimi çok önemlidir. Notaları doğru ritmle seslerini doğru vererek okumaya solfej denir. Kişinin nota okuması ne kadar iyi olursa piyano çalması da o kadar rahat ve ilerlemesi de hızlı olur.

Okul öncesi dönemindeki Okuma bilmeyen çocuklar da nota eğitimi alırlar. Nota öğretimi, renklerle ve sayılarla kolaylaştırılır, hem de zevkli hale getirilir.

Yetişkin öğrenciler de ise nota öğreniminden sonra Beyer metodu ile piyano çalışılmaya devam edilir. Beyer metodu bir etüt çalışmasıdır. ilk önce sağ eli sonra sol eli ve iki eli çalıştırmada çok yardımcı olur. Ayrıca kişinin sadece etüt çalışıp sıkılmaması için etüt ile birlikte yanında zevkli kolay melodik eserler de verilir.

Seviye ilerledikçe çalınan parçaların da zorlukları artar.

Piyano çalmak ya da çalmaya çalışmak disiplin ister. Kişi ne kadar çok çalışır ve bu çalışmayı bir düzene bağlarsa o kadar başarılı olur ve ilerlemesi hızlı olur.

Sadece ders almakla yetinilmemelidir. Evde öğretmenin gösterdikleri tekrarlanmalı ve ödevleri çalışılmalıdır.

Özel Piyano Dersi Hakkında Genel Bilgiler

Özel Piyano Dersimiz Hakkındaki Genel Bilgiler, en sık sorulan sorular üzerinden soru-cevap şeklinde belirtildi.

1- DERSLER NEREDE VERİLİYOR?

Dersler isteğe göre öğretmenin evinde veya öğrencinin evinde verilebilir. Öğrencinin evinde ders alınabilmesi için öğrencinin evinde piyanosu olması gereklidir.

2-DERS FİYATLARI NEDİR?

Ders fiyatları saat başına ücretlendirilmektedir. İsteğe göre her ders başında veya dört ders parası peşin verilebilmektedir. Fiyat için lütfen piyanoiletisim@gmail.com 'a mail atınız.

3-DERSLER HANGİ SEMTLERDE VERİLİYOR?

Öğretmenin evinde ders alındığında yalnızca YEŞİLKÖY'de ders verilmektedir. Eğer öğrencinin kendi evinde ders alınacaksa yalnızca Avrupa Yakasında ve uygun semtlerde verilebilmektedir.

4- PİYANO DERSİNE KAÇ YAŞINDA BAŞLANILMAKTADIR?

Piyano derslerine 5 yaşından itibaren başlanılabilir. Ama Piyano öğrenmenin yaşı yoktur, Kaç yaşında olursanız olun İsteyen herkes piyano öğrenebilir.

5-EVDE PİYANOMUZ YOK. ÇOCUĞUM YA DA BEN PİYANO ÖĞRENEBİLİR MİYİM?

Piyano almadan da ders alanlar ve ilerleyenler var. Fakat unutulmamalıdır ki bu geçici bir süre idare edebilir. Seviye ilerledikçe derslerde git gide zorlanmalar yaşanır. Haftada bir gün bir saatle yavaş öğrenilir, ilerleme çok yavaş olur. Öğrenci kendi evinde çalışarak kendini ilerletebilir.

6- DERSLER BİREBİR Mİ?

Derslerimiz birebir özel olarak 1 saat boyunca yapılır. Bazı durumlarda , ÖRNEĞİN ; ikiz kardeş ya da iki kardeş ya da iki yakın arkadaş durumlarında beraber ders alınabilir. Ücretlendirme de ona göre yapılmaktadır.



7-HAFTADA BİR GÜN BİR SAAT YETERLİ MİDİR?

Bir saat boyunca öğretmen öğrenciye yapacaklarını, hatalarını, ödevlerini gösterip gereken çalışmaları yapar. Öğrenci bir dahaki derse kadar kendi kendine öğretmenin dediklerini unutmadan uygular ve disiplinli çalışır.

8-UZUN ZAMANDIR DERS ALIYORUM YA DA ALDIRIYORUM AMA YETERİ KADAR İLERLEYEMEDİK, NEDEN?

Öncelikle kendinizin ya da çocuğunuz yetenek durumuna bakılmalıdır. Maalesef yeteri kadar yeteneği olmadığı halde sadece para kazanmak uğruna hala derse devam ettiren öğretmenler var. Ya da tam tersi veliler ısrarla çocuğun yeteri kadar kabiliyeti olmadığı halde derse devam ettiriyorlar.

Daha sonra öğretmene bakılmalıdır. Yeteri kadar eğitimi olmayabilir. Ya da öğretme kabiliyeti olmayabilir. Çok guzel çalan iyi eğitim görmüş bazı öğretmenler maalesef öğrenciyle doğru düzgün iletişime geçemeyebiliyor.

Hamamizade İsmail DEDE EFENDİ (1778-1846)

Hamamizade İsmail DEDE EFENDİ (1778-1846)


Hamamizade İsmail Dede Efendi, 09 Ocak 1778‘de İstanbul’da doğdu. Babası Süleyman Ağa, Manastır’dan gelerek İstanbul’a yerleşmişti. Önce Şehzadebaşı’ndaki Acemoğlu Hamamı’nı, sonra da onu satarak Altımermer’de aldığı Çavuş Hamamı’nı çalıştırmıştı. Besteci bu nedenle “Hamamizade” takma adıyla anılır.

Dede Efendi, daha sekiz yaşındayken, okulda söylediği ilahilerle dikkati çekti. O zamanlar Şişko diye anılan Uncu Mehmet Efendi, müziğe ilgili kişiliği ile saz ve söz’de yetenekli kişileri korumayı çok severdi, ve küçük İsmail de dikkatini çekti ve Onunla ilgilendi. Oğlu ile aynı okulda İsmail’e baba sevgisi ile yaklaştı ve bağlandı. İlk müzik derslerini kendisi verdi, yetişmesi için çaba gösterdi.

On dört yaşında Yenikapı Mevlevihanesi’ne alınan sanatçı, dergahın Şeyhi, Ali Nutki Dede Efendi‘den dinsel müzik öğrendi. 1797’de “derviş” olmasına karar verildi. 1001 günlük çile döneminde yaptığı bestelerle, ünü Osmanlı Sarayı’na kadar ulaştı. “Zülfündedir benim bahtı siyahım” şarkısını Padişah III. Selim çok beğenmiş ve ödüllendirmişti.

Çile dönemini 1800’de tamamladı ve “dede” unvanını aldı. Yine III.Selim’in isteği ile sarayın Başmüezzinliğine getirildi. III. Selim’in öldürülüp yerine II. Mahmut’un geçmesiyle saraydaki göevinden uzak kaldı ama işler yoluna girmeye başladığında II. Mahmut Dede Efendi’yi saraydaki görevine geri çağırdı.

Aynı yıllarda Enderun‘da (Saray Okulu) Besteci Şakir Ağa’da görev yaptığından iki besteci arasında tatlı bir rekabet oluşmuştu. Padişaha hoş görünme isteğinden kaynaklanan bu çekişme sayesinde ortaya Klasik Türk Müziği’nin en güzel örnekleri çıktı.

26 Kasım 18846′da Hacı olmak için gittiği Mekke’de, koleraya yakalanarak hayatını kaybetti.

Şarkı, murabba, kar, semai, nakış, ağır semai ve ayini şerif olmak üzere, 150’ye yakın hemen her makam ve usuldeki besteleri, günümüzde de bütün tazeliğini korumakta, Türk Müziği’nin klasikleri olarak sayılmaktadır.

Şarkıları;

Sevdi gönlüm bir dilberi; Üftadenim ey bi vefa; Yine bir gülnihal, Sana layık mı ey gül ten; Küçücükken bir yar sevdim ezeli; Guş eyle gel bülbülleri; Nice bir aşkınla feryad edeyim; Aşık olalı sen yare gönül; Baharın zamanı geldi; Seyri gülşen edelim ey şivekar; Mah yüzüne aşıkım; Ey gonce dehen ahı seyreden hazer eyle; Ben müptela oldum sana; Ben seni sevdim seveli kaynayıp coştum;

Karları;

Gözümde daim hayali canan; Aşkı tüm nihali hayret amed; Suri şahi eyledi alamı tay; Ruyi tü camı tarab gülgun bad; Kasrı Cennet havzı, Kevser abı hay …

Ayinleri;

Saba mevlevi ayini; Neva mevlevi ayini; Bestenigar Mevlevi ayini; Saba Ayin-i Şerif; Ferahfeza Ayin-i Şerif


Wolfgang Amadeus MOZART

Wolfgang Amadeus MOZART (1756-1791)


Wolfgang Amadeus MOZART (Gerçekte Johann Chrysostomus Wolfgangus Theophilus)

Mozart sayısız uzmanların yaptığı araştırmalara rağmen bugün bile gizemini koruyan bir mucize olarak kabul edilir.

Avusturyalı besteci Amadeus MOZART, 27 Ocak 1756‘da Salzburg‘da doğdu. Mozart’ın babası da bir müzisyendi. Leopold Mozart, keman çalan bir besteciydi.

Mozart çocuk yaşta ünlü olan tek müzikçiydi. Henüz 4 yaşındayken klavsen çalmaya başladı. Daha 5 yaşındayken kendisinin seslendirdiği babasının notaya aldığı besteleri vardı. (menuetler K. 1,2,3,4,5, Sol Major) 6 yaşından 10 yaşına kadar çıktığı konserler gezisinde saraylarda ve sanat çevrelerinde “Tanrı vergisi bir HARİKA” olarak alkışlandı.

1766-1768 yılları arasında Salzburg’da öğrenim gördü. Haydn ve Eberlin örnek aldığı bestecilerdendi. İlk operası Bastien und Bastienne Viyana’da 1768’de Viyana’da sahnelendi.

1769’da La Finta Semplice adlı operası Salzburg’da oynandı. O yıl yani daha 13 yaşındayken Salzburg Piskoposluk Sarayında BİRİNCİ KEMANCILIĞA getirildi.

1769-1771 yıllarında İtalya gezisine çıktı. İtalyan opresanı ve müziğini yakından tanıma fırsatı buldu. Burada sanat çevrelerini de tanıdı ve Milano’da operaları sahnelendi. (Mitridate Re di Ponto / Ascanio in Alba)

1777’ye kadar Salzburg Sarayındaki görevi sırasında ilk büyük Piyano sonatlarını, keman konçertolarını, senfoniler, dinsel parçalar, danslar , orkestralar için konçertolar gibi bir çok besteler yaptı.

1781’de Viyana’ya yerleşti. Figaro’nun Düğünü, Don Juan, Cosi Fan Tutte burada yaptığı ilk bestelerdendir. Geçimini sağlamak için gece gündüz çalışması gerekiyordu ve bu yüzden az bir ücret ödenmesine rağmen Viyana krallık sarayının oda besteciliğini kabul etti. 3 ayda 3 senfoni besteledi.

1789 Yazında 2.Joseph , Cosi Fan Tutte Operasını ısmarladı. Yılın son aylarında tamamlanan eserin ilk seslendirilişi 26 Ocak 1790’da yapıldı. 1790 Şubatında 2.Joseph öldü. Yerine geçen Leopold müziğe ilgi duymuyordu. Kutlamalar dolayısıyla yapılan eser siparişlerinde kimsenin aklına Mozart gelmedi.

1791’de aristokrat ve mason olan müzik aşığı Kont Franz von Walsegg, Mozart’a kimiliğini açıklamayan bir yabancı gönderdi. Bu yabancı Mozart’tan bir requiem bestelemesini istedi. Walsegg Requiem’i kendi adına yayımlamak istiyordu. Bu olay Mozart’ı çok sarstı. Sanki kendi ölüm ilahisini yazıyor gibi bir hisse kapıldı. 3 hafta süren ateşli bir hastalıktan sonra 5 Aralık 1791 yılında henüz 35 yaşında gözlerini dünyaya yumdu. Mozart son ana kadar Requiem’i  sayıkladı.

Gömülüşü 8 Aralıkta berbat bir havada oldu. Büyük bestecinin cenazesine gelen birkaç dostu, yağmurla karışık kar fırtınası şiddetlenince, birer ikişer dağıldılar. Mezarlığa kadar kimse kalmamıştı. Cenazesi, fakirlere mahsus ortak bir çukura kondu.

Kısacık hayatına 600’den fazla beste sığdırmayı başarmıştır.

Mozart’ın eserlerini tek tek saymak olanaksızdır. Operalarının yanında şeref yerini çok sayıda senfonileri alır. Özellikle Mi bemol majör, sol minör ve Do Majör senfonileri …


Frederic François CHOPIN

Frederic François CHOPIN (1810-1849)


Chopin, Polonyalı besteci ve piyano virtüözüdür. 1 Mart 1810’da Varşova yakınlarında doğdu. Babası Nicolas Chopin (1771-1884) Fransızdı ve Varşova’da lisede Fransızca öğretmenliği yapıyordu.

Chopin üstün yetenekli bir çocuktu. Henüz 8 yaşındayken besteleri yayımlanmaya başlamış, 9 yaşına geldiğinde ise ilk Halk Konserini vermişti.

İlk müzik derslerini Zwyny isimli bir Çek öğretmenden aldı. 1826’da Varşova Konservatuvarı’na gitti. Konservatuvardaki öğretmeni Joseph Elsner, Chopin’nin çok özel bir yetenek olduğunu düşünüyor, konservatuvardaki kurallı öğrenmelerle onu sınırlandırmak istemiyor, içindeki yaratıcı çalışmalarıyla kendi yolunda ilerlemesini istiyordu. Genç yaşında, daha 19 yaşındayken Polonya’ nın bir numaralı piyano virtüözü olmuştu.

1 Kasım 1830 yılında kendisini Avrupa’da daha iyi tanıtmak ve daha çok müzik çevresi tanımak adına “Öğrenim Gezisi” dediği yolcuğa çıkmak için Polonya’dan ayrıldı.

Münih, Viyana, Prag gibi şehirleri de kapsayan çok başarılı konserler verdiği gezisi 1 yıl sürdü. Savaş zamanıydı ve Ruslar Polonya’yı işgal etti. Chopin ülkesine dönmek yerine 1831’de Paris’ e yerleşti.

Paris’te aralarında Lizst‘in de bulunduğu pek çok ünlü müzisyen dotu vardı. Lizst, Chopin’i ünlü yazar George Sand ile tanıştırdı ve arkadaşlıkları kısa zamanda aşka dönüştü. Yaklaşık 10 yıl beraber yaşadılar.

1838 yılında verem hastalığına yakalandı ve o kışını Sand ile birlikte manastırda geçirdi ve burada prelütlerin büyük bir kısmını yazdı.

George Sand’ in çok hareketli bir hayatı vardı ve Chopin, 1847 yılında ilerleyen hastalığının da verdiği etkiyle Sand’le yollarını ayırdı ve tek başına yaşamaya başladı.

1848 yılına geldiğinde Paris’teki son konserini vermiş , İngiltere de konser dizisine çıkmıştı.

1849 yılında İngiltere’deki konser dizisinden döndüğünde hastalığı çok ağırlaşmıştı ve beste yapamaz, ders veremez hale gelmişti. Zaten aynı yıl da 16 Ekimde evinde hayatını kaybetti.


Ludwig Van Beethoven

LUDWiG VAN BEETHOVEN (1770-1827)


Beethoven, 16 Aralık 1770'de Bonn'da dünyaya gelmiş bir Alman bestecidir. Müzik hayatı çocukluk yıllarından başlamıştı. Kendisi müzisyen bir ailenin çocuğuydu. Dedesi, Prenslik kilisesinde müzik yöneticisi, ilk müzik bilgilerini aldığı babası Johann ise aynı kilisede tenorluk yapıyordu. Daha sonraları kentin tanınmış müzik öğretmeni Christoph Gottlob Neefe ile temel müzik dersleri, piyano ve keman çalıştı.

15 yaşında sarayın ikincisi orgcusu oldu. Bestecilik eğitimi sırasında dönemin gelmiş geçmiş en iyi bestecelericini ve müzik okullarını inceledi.

17 yaşında Mozart'ın yanına gönderildi ama kısa bir süre kalabildi. Mozart'ın Beethoven hakkında "Gün gelecek bu genç, bütün dünyada kendinden söz ettirecek" dediği söylenir.

1792'de annesi ölünce tekrar Viyana'ya yerleşti. Bir süre daha dönemin ünlü isimleriyle çalıştı.

Mozart'ın ölümünden sonra ise Viyana'nın önde gelen müzisyenleri arasına girdi. Soylular arasında büyük saygı kazandı. Besteciliğinden çok piyano virtüözlüğü ile tanındı. Halkın önüne ilk kez 1795'de çıktı.

Beethoven hiç evlenmedi. Öğrencisi Giulietta Guicciardi'yi sevmiş ve ünlü Ay Işığı Sonatı'nı O'na adamıştı.

1800'de kulaklarında işitme kaybı oluşmaya başladı. 1802'de hastalığının geçmeyip daha da arttacağını öğrendiği zaman umutsuzluğa kapılıp kardeşlerine vasiyetname yolladı. Vasiyetnamesine "intihar etmeyi aklıma koymuştum... Yalnız sanat engelledi beni. Yaratmam gereken her şeyi oluşturmadan ölmeyi göze alamadım." yazmıştı.

1819'da tümüyle işitme kaybı yaşamaya başladı.

26 Mart 1827'de siroz hastalığı yüzünden Viyana'da yaşamı sona erdi . Cenazesine yirmi bin Viyana'lı katıldı.

Beethove'nın sanat hayatının üç dönemden oluştuğu görüşü vardır. 1.Dönem; Hayd'ın ve Mozart'tan etkilendiği, 2.Dönem; Çalgı ve Orkestraya verdiği önem ve 3.Dönemde ise kendini aşma derecesinde klasik uslubun ulaştığı sınırda biçim özgürlüğü.


BEETHOVEN ve AŞK

Johann Sebastian Bach


Johann Sebastian Bach (21 Mart 1685 – 28 Temmuz 1750)

Alman besteci, orgcu ve klavsenci BACH, 21 Mart 1685’de Eisenach’ta doğdu.

Ailenin en küçüğü olan Bach, babası ölünce ağabeysinin yanına yerleşti ve ilk müzik derslerini de ondan aldı. Lüneburg’da Müzik Okulu’na girdi. Johanniskirsche’nin Orgcusu G.Böhm ile çalıştı.

Fransız prensesinin izniyle Celle sarayında, Grigny’ nin Org Kitabını kopyalayarak Fransız bestecileri tanıma şansı elde etti.

Weimar sarayında bir süre kemancı olarak çalıştı.

Arnstadt’taki St. Bonifatius Klisesi’nde Orgculuk yaptı.

1707’de Mühlhausen’de St. Bonifatius Kilisesi’nde orgculuk yaptı. …


ANNE ADAYLARI ve YENİ ANNELER

Dr. Kağan Kocatepe’nin ” 9 ay 10 gün Hafta Hafta Hamilelik ” adlı kitabı, hamileliğiniz boyunca baş ucu kitabınız olacaktır.

Eğer planlı bir hamilelik istiyorsanız, hamile kalmadan önce yapılması gerekenlerden başlayan, hamileliğin 1.haftasından sonuna kadar ve doğum sonrası loğusalık döneminden, bebeğin ilk ay bakımlarına kadar olan dönemi ayrıntılı bir biçimde aktaran harika bir başvuru kitabı olacaktır.

Dr. Kağan Kocatepe, 1968 Ankara doğumlu, 1991 yılında İstanbul Tıp Fakültesinden mezun, aynı fakültenin Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı’nda ihtisasını tamamlamış, dalında en iyilerden biri olan tecrübeli bir Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı. Hamileliğiniz ile ilgili merak ettiğiniz daha pek çok soru için kendisine ait olan www.gebelik.org sitesine de başvurabilirsiniz.

Dr. Kağan Kocatepe’nin, İnkilap Yayınlarından çıkan bu kitabını ve kendisine ait olan diğer kitaplarını internet üzerinden satış yapan sitelerden ya da kitapçılardan edinebilirsiniz.

 

 

DOPİNG OMLET

Özellikle okul öncesi çocuklar kreşe, ana okuluna başladıkları ilk yıl çok sık hastalanırlar.

Bağışıklıklarını kuvvetlendirici besinlerle vücutlarına takviyeler yapmak daha güçlü bünyeye sahip olmalarını sağlar.

Çocukların şüphesiz ki en sevdikleri öğün olan kahvaltıyı bu konuda değerlendirmek en iyi yöntemlerden biri.

Benim kızımın en sevdiği, adını DOPİNG OMLET koyduğumuz omlet tarifimizi sizler de deneyebilirsiniz. Hem çok besleyici hem de lezzetli bir omlet.

Bir kasenin içine 1 adet YUMURTA

1 parça ufalanmış BEYAZ PEYNİR

Yarım çay bardağı SÜT

Göz kararınca ama bolca ince ince doğranmış MAYDANOZ  ve DEREOTU

Çok küçük ufalanmış 1 ya da 2 CEVİZ İÇİ

1 çay kaşığı TOZ ZENCEFİL

1 tatlı kaşığı ÇÖREK OTU

İyice karıştırılıp, bir parça tereyağı ile birlikte mümkünse tek kişilik küçük yuvarlak omlet tavasında ters yüz kısık ateşte pişirin. Kısık ateşte olmasının sebebi, çörek otunun ve cevizlerin kısık ateşte daha yumuşak pişmesi.

Yanında bir parça pekmez, bir parça bal ve taze sıkılmış portakal suyuyla beraber tam bir DOPİNG KAHVALTINIZ hazır. 🙂 Afiyet olsun ...