Etiket arşivi: anne ve çocuk

Mükemmel Anne

Mükemmel olmak istediğimiz konu, annelik mi? yoksa mükemmel çocuk yetiştirmek mi? Her ikisi de aynı şey gibi gözükse de aslında değildir.

Mükemmel olmak isteyen annenin evi her zaman tertemiz, düzenli olur, ev işleri hiç aksamaz, her öğün yemeği taze olur, her işini planlı, disiplinli halleder. Kendi görünümü kusursuzdur, her daim bakımlıdır. Mükemmel annenin ailesi, kayın validesi, eşi her zaman onu över, beğenir, takdir eder. Evine çat kapı gelen misafirler, arkadaşlar her zaman iltifat ederler, kendisine imrenirler. Bütün bunlar mükemmel anneyi çok mutlu ve memnun eder. Burada asıl ana konu çocuk değil, annenin kendi egosunu tatmin etme, çevresine karşı mükemmel gözükme ve takdir edilme ihtiyacıdır.

Tabi ki burada demek istediğim, mükemmel çocuk yetiştirmek isteyen annelerin bakımsız, düzensiz, pis olmaları gerektiği değildir. Ama çoğu anne, maalesef çevresine mükemmel olabildiğini ispatlamak uğruna, çocuğu ikinci plana itecek kadar abartılı davranmaya başlamıştır. Bunun en büyük sebeplerinden birinin de Sosyal medya olduğunu düşünüyorum. Gerçek olamayacak kadar mükemmel fotoğraflar, bakımlı güzel bloger anneler, mükemmel görünen uykusunu almış, yemek yemeği seven mutlu çocuk fotoğrafları, bu tarz davranışları günümüzde yaygınlaştırmaya başlamıştır. Sosyal medyanın dışında sosyal çevrenin de baskısı bunlara yol açmaktadır. Eşe, eşinin ailesine, kendi ailesine, çevresine mükemmel gözükme isteği, aslında kişinin  bir takım duygusal ve psikolojik  eksikliklerinden kaynaklanmaktadır. Öz güveni tam, asıl kendi bilincinde mükemmele ulaşabilmiş bir kadın, bu tarz hareketler yapmaya ihtiyaç duymamaktadır.

Mükemmel olmak isteyen anneler,  mükemmel gözükebilmek uğruna çocuklarına yanlış davranışlarda bulunabilmektedir. Birinci konu, ev işlerini ve kendi bakımlarını eksiksiz yapabilmek uğruna çocukları ile geçirebilecekleri kaliteli zamanı bu işlere harcayarak heba etmeleridir. Özellikle yeni doğandan,  3 yaşa kadar olan oyun çağında, gelişimlerinin en önemli döneminde olan çocukların, anneleriyle geçirdikleri her dakika, her an, her zaman çok değerlidir.

Yanlış olan başka bir konu da yine mükemmel gözükmek uğruna çocuklara uygulanan yanlış davranışlardır. Sürekli başkalarının yanında kendi çocuğunu eleştirmek, üstünü kirletti diye kızmak, aslında böyle değildir demek, sürekli yapma etme, sus diye uyarmak, sıkmak, baskı yapmak aslında yine çocuğu yetiştirmek ya da ona doğruyu göstermek değil, çevreye mükemmel bir çocuğa sahip olduğunu ispatlamaya çalışmaktır.

Derslerindeki eksiklikleri sürekli özel öğretmenlerle gidermeye çalışmak, kurstan kursa yollamak, yeteneğinin ne olduğunu doğru tespit etmeden, baleye, spora, müziğe, seramiğe, resim dersine götürmek de çocuğa yapılan en büyük yanlışlardandır. Bunun altında da yine annenin; çocuğunun ne kadar başarılı, ne kadar yetenekli, ne kadar mükemmel olduğunu göstermek çabası yatmaktadır.

Mükemmel çocuk yetiştirebilmek uğruna, zamanında uyusun, zamanında yesin diye, bir uzmana danışmadan verilen uyku ve beslenme eğitimleri, sürekli organikle beslemek, yemeğe zorlamak, hastalanmasın diye bağışıklığına zarar verecek düzeyde sürekli her yerini, her şeyini yıkamak, her çocuğun farklı olduğunu unutarak başkalarından görüp kazandırılmaya çalışılan davranış eğitimleri, yararlı olmayıp tam tersine fiziksel ve psikolojik olarak çocuğa zarar vermektedir.

Çocuğu en iyi anneleri tanır. Çevresindekiler değil. Başkalarına mükemmel görünebilmek, “bakın doğruları yapıyorum” diyebilmek uğruna, ya da mükemmel çocuk yetiştireceğim psikolojisiyle aslında size ve çocuğunuza uymayan başkalarının doğrularını, kendinizde ve çocuğunuzda uygulamayın.

Aslında mükemmel anne ve mükemmel çocuk diye bir şey yoktur. Böyle olma çabası sadece anneye ve çocuğa zarar verir. Hatalarımızla, yanlışlarımızla, bunlardan edindiğimiz tecrübeleri doğruluğa, güzelliğe çevirerek kendimizi ve çocuğumuzu sevmeyi öğrenmeliyiz.

İnsan ne kadar doğal olursa o kadar güzel çocuk yetiştirir. Bebeği ile zaman geçirmiş, ona doyasıya sevgisini, ilgisini, bağlılık ve güven duygusunu vermiş bir annenin, varsın evi dağınık olsun, saçı dağınık görünsün. Bütün bunların hiç bir önemi yoktur.

İyi ahlaklı, vicdanlı, çocuk olsun ama yaramaz olsun, derslerinde başarısız olsun. Bunun da bir önemi yoktur. Nasıl olsa çocuk büyüdükçe, ilgili ebeveynleri ile bu sorunlarını da çözecektir.

Geç yürüsün, geç uyusun, az yesin, tuvaletini illa 18 aylıkken söylemesin ama özgür olsun, kendine güveni olsun, ve en önemlisi sağlıklı olsun. Normal sağlığı yerinde, gelişimi doğal süreçte gelişen bir çocuk zaten zamanı gelince, yürüyecek, tuvaletini söylecek ve diğer rutinlerini gerçekleştirecektir.

Çocuklarımıza eğitim vermek, onlarla zaman geçirmek, kendimize zaman ayırmak, mutlu ve mükemmel hissetmek en doğal hakkımızdır, ama kendimizin ve çocuğun sınırlarını zorlamadan, abartmadan, başkalarının ne düşündüğünü çok da umursamadan, biraz da akışına ve çocuğun oluruna bırakarak, eğitimleri eğlenceli hale getirerek eğlenmek ve büyüdüklerini mutlulukla seyretmek, ona sahip olmanın keyfini sürmek en doğrusu olacaktır.

Nil Karabacak

ÇOCUKLAR ve YEMEK

Çoğu annenin en zorlandığı konulardan biri olan "yemek" ; galiba hepimizin genel problemlerinden biri.

Yeter ki çocuğumuz yesin diye her öğün değişik değişik menüler sunmaya, onun damak tadına uygun yiyecekler hazırlamaya çalışmak; başa çıkılamaz bir hal almaya başlar. Kahvaltıdan akşam yemeğine kadar olan her öğün neredeyse bir kabusa dönüşür.

Bunun önüne geçmenin yollarından biri de çocuğunuza ayrı yemek yapmayı bırakmaktır.

Çocuklar özellikle 1 yaşından itibaren hemen hemen her şeyi yemeye başlarlar.

Kendinize hazırladığınız yemekleri, daha tuzsuz, salçasız, az yağlı, sebze ağırlıklı gibi çocuğunuzu da düşünerek hazırlamak, size zaman tasarrufunun yanında sağlıklı beslenmeyi de sağlar.

Eğer çocuğunuz yapılan yemeği beğenmediyse ve yemeği reddettiyse, alelacele gidip ona bir şeyler hazırlama yanlışına kapılmayın. Örneğin; akşam yemeğinde fasulye ve pilav yaptınız ve fasulyeyi yemek istemedi. O zaman sadece pilavını, yoğurdunu, salatasını gibi masada başka ne varsa yedirebilir ya da yemesini söyleyebilirsiniz. Fasulyeyi başka bir öğün yine önüne koyup yemesi için denemeler yapabilirsiniz. O öğün hatta o gün sebze yemedi diye bir kaybı olmayacak, ya da az yedi diye kilo vermeyecektir.

Hiç bir konuda yapılmaması gerektiği gibi yemek konusunda da çocukları zorlamamak gerekir. Sabırlı olmak anahtar kelimedir. Öğünlerin arasını açıp iyice acıkmasını sağlamak, önüne konulan bir yemeği yemediğinde tamam o zaman deyip önünden alıp başka bir alternatif sunmamak ve o öğünü atlamak yapılması gerekendir. Bizler vicdanımızla hareket edip "aman aç kaldı çocuk" diye üzülüp hemen gidip bir makarna yapıp yedirirsek, iyilik değil aslında kötülük yapmış oluruz. Çünkü her sefer sevmediği bir şey olduğunda bunu kullanacak, git gide sadece bir iki çeşit yemek yer durumuna gelecektir.

Bir yetişkin gibi çocuklar da açlığa belli bir süre dayanabilir. Bir akşam yemeğini yemedi ya da öğle yemeğini yemedi diye kilo vermez, hastalanmaz, tam tersi sonraki öğün yemeğinin tamamını yer. Denediği farklı tatlar yeteri kadar aç olduğu zaman daha lezzetli gelir. Belli zamanlarda bir öğün atlamaktan, biraz aç bırakmaktan korkmayın.

Çocuklar ebeveynlerini rol model alırlar. Sofrada da iyi bir gözlemleme yaparlar. Siz ne yerseniz, ne severseniz o da onları sevecektir. Bu yüzden yemek yeme alışkanlığı kazandırma aşamasında sizler de yediklerinize dikkat edin ve hep çocuğunuzla konuşun. Hangi yemek faydalı, hangi yiyeceklerde hangi vitaminler var, hangi yemek zararlı, hangi yemek boy uzatır,hangi besinler sağlıklı büyümesini sağlar, hangi sebzeler dişlerini güçlendirir, hangi meyveler daha hızlı koşmasını sağlar gibi çocuğunuzun dikkatini çekecek cümlelerle yiyecekleri daha ilgi çekici hale getirebilirsiniz.

Yaşı kaç olursa olsun sizi ilgiyle dinleyecek ve anlayacaktır.

Her öğün sofrada ailecek oturmaya özen göstermelisiniz. Çocuğunuzun önüne  onun dikkatini çekecek renkli, desenli tabaklarda yemekleri sunabilirsiniz. Eliyle ya da kaşık çatalla döke saça yemesine izin vermelisiniz. Yiyeceklerin dokusunu hissederek yemesi, yeni keşifler denemesi, yemek yemeği daha eğlenceli hale getirecektir. Eğer kendisi yerken az yediğini düşüyorsanız, elinde yiyecekler varken bir yandan da siz bir şeyler yedirebilirsiniz. Nasıl olsa belli bir süre sonra her şeyi yapabildiği gibi, yemek yemeği de öğrenecek ve sizin yedirmenize izin vermeyecektir.