Etiket arşivi: özel piyano dersi
BEETHOVEN ve AŞK

" Ah, ah! Ancak aşk yumuşatabilir hayatımdaki acıları!
Ey Tanrım! Sevgisi gücüme güç katacak kadını gönder bana artık!"
Beethoven 'ı mutlu eden ve sanatını besleyen şeylerin başında aşk ve doğa gelir.
Beethoven, hayatı boyunca doğa ile özel bir ilişki kurarak yaşamaya özen göstermiştir. En mutlu olduğu zamanlar kırlarda ağaçların, çiçeklerin arasında kaybolduğu anlardır. Doğa, yalnızlığının gerilediği, mutlu olduğu yerdir. Doğa, özgür ruhunun en rahat ettiği yerdir.
Hayatındaki anlamların başında doğa, kadın ve müzik gelir.
Beethoven, düzensiz hayatı karşısında içten içe düzenli ya da düzenlenmiş bir hayatın arzusunu duymaktadır. Evliliğe dönük tavrını asıl belirleyen kadınlara duyduğu derin sevgi ve aşktır.
Beethoven yirmi iki yaşına bastığında tanıştığı ilk kadın evlerinde yaşadığı Breuning ailesinin yirmi yaşındaki kızı Eleonore'dur. Güzel, incelikli, kibar, okumuş, iyi bir eğitim almış Eleonore bu özellikleriyle Beethoven'ı etkiler. Eleonore ile piyanonun başına geçtiği zamanlar, hayatının en mutlu anlarıdır.
Fakat aynı evde kısa bir süre yaşadığı Jeannette'ye olan ilgisi, bu mutlu ilişkinin sonunu hazırlar. İki aşk arasında kalan Beethoven, iki kadınla da mutlu bir beraberlik sürdürememiştir.
Tam bir bohem hayatının varlığı söz konusu değilse bile bir sanatçının dünyası, ilgi görmesi ve etkilemesi için yeterlidir. Beethoven bu ilgiye bağlı olarak Viyana'da pek çok kadına gönlünü kaptırmış, ruhunun kapılarını sonuna kadar açmıştır.
Keglewicz Kontesi Babette, Kontes Theresia von Branunsweig onu etkileyen kadınlardandır. Hatta Fa diyez Majör Sonatı (op.78) Theresia'ya adamıştır.
Beethoven'ın kalbinde ayrı bir yeri olanlardan biri de Cristina Cherardi'dir. Bu kadından o kadar çok etkilenmiştir ki en uzun ilişkilerinden birini onunla yaşamıştır.
Evlenmeyi ilk düşündüğü kadın ise çocukluğunda Bonn'daki saray korosunda birlikte oldukları Magdelana'dır. Magdelana'ya evlilik teklif ettiğinde ise yaşadığı tek şey düş kırıklığıdır. Magdelana, Beethoven'a bazı hakaretler ederek üzücü bir şekilde evlilik teklifini reddetmiştir.
Çoğu kadın Beethoven'ı insan olarak, arkadaş olarak, sevmekte, onun özel hayatına girseler bile bir süre sonra ilişkiyi yürütemeyip başkalarıyla evlenmeyi tercih etmişlerdir.
Bu durum Beethoven'ın sanatını besleyen en büyük etkenlerden biri olmuştur. Eninde sonunda hayatından çekip giden her kadın onda yalnızca acıya yol açar. Duyduğu acı ve yalnızlığının tek karşılığı ise müziğinde ortaya çıkar. Bu bağlamda yalnızlık ve acı Beethoven'da yaratıcı bir güce dönüşür ve yaptığı müziğin insanlar üstündeki derin etkisinin arka planını oluşturur.
1801 yılı başlarında Beethoven 31 yaşına geldiğinde, tam bir olgunluk çağına gelmiştir. Hayatının içindeki kimi zaaflarından çoktan kurtulmuştur. Söz konusu olgunluk en büyük aşklarından birinin de başlangıcıdır. Bu aşkın da sonu ayrılıkla bitmiştir fakat hem hayatına hem de sanatına olan etkisi çok büyüktür.
Giulietta Guicciardi, Milano'da doğmuş, tam bir sanat kültürüne sahip, 17 yaşında, çekici bir genç kızdır. Genelde ders vermeyen Beethoven, yakınlarının bu güzel kıza ders verme teklifini hemen kabul eder. Genç kıza ilgisi ve duyduğu aşk, her piyano dersini büyülü bir zamana çevirir.
En ateşli, en arzulu aşk mektuplarını yazdığı kadın Guilietta olmuştur. Yazdığı aşk mektupları, öldükten sonra bulunmuştur.
Beethoven'ın müzik dehası olması, sevdiği bir kadınla evlenip istediği mutlu hayatı yaşamasına yetmemiştir. Beethoven'ın aşkı tek kişilik bir aşk olarak kalmıştır. Guilietta'nın yazdığı mektuplarda Beethoven'a bir ilgisi olduğunun sonucunu doğursa da, 2 yıl sonra bir başkasıyla evlenmiştir.
Bu durum Beethoven'ı çok etkilemiştir. Artık ölüm düşüncesiyle uğraşan, kendini ölmeye hazırlayan biri haline dönüştürmüştür. Ama Guilietta'ya olan karşılıksız aşkı onu öldürmemiştir. Bu duygular onda başka şeylere dönüşür ve sanatına duyduğu aşk onu tekrar hayata bağlar, ölüm düşüncesinden uzaklaşır. Yıllar sonra aslında Guilietta'nın da Beethoven'ı sevdiğini, Kontla ailesinin zoruyla evlendiğini öğrenir. Fakat evli kadınlara olan saygısından bu durum düşüncelerinde değişiklik yaratmaz. 20 yıl boyunca tek başına aşkını içinde yaşar.
Yalnızlığı sanatsal anlamda yoğunlaşmaya yol açarken bir yandan da sağlık sorunlarını ortaya çıkarır. En büyük sağlık sorunu ise duyma güçlüğü çekmesi yani sağırlığıdır.
Sağırlığını unutmak için çözümü doğaya sığınmakta bulur. Kır Senfonisi, Beethoven'ın aşık olduğu doğaya incelikli bir armağanı olabilir. Ama ne yazık ki beste yapması, doğaya sığınması hayata bağlanması için yeterli olmamıştır.
Beethoven için genç yaşta hayattan uzaklaşıp yalnızlık ve uğultulu bir sessizlik içinde yaşamak yeterince sarsıcı bir durumdur.
1809 yılının sonlarında kalbini saran aşk ateşi Beethoven'ın en son hayata tutunma arzusudur. Bu ateşi yakan Teresa Malfatti adlı bir genç kızdır. 39 yaşındaki Beethoven bu kıza tuhaf duygular içerisinde savrulur. Mesafeli şekilde mektuplaşmalarının ardından, Teresa mı istemedi, yoksa ailesi mi bilinmiyor ama yine bir aşk daha hüsranla sonlanmıştır.
Beethoven hiç evlenemedi. Sevdiği kadınlarla beraber uzun birliktelikler geçiremedi, Ama
Beethoven'ın aşkları, ardında yüzyıllardır insanların kulaklarında uğuldayıp duran melodiler bıraktı. ...
Kaynak: Dahiler ve Aşkları / Özcan Erdoğan
Genç Müzisyenlere Nasihatlar
Robert Schumann' dan Genç Müzisyenlere Öğütler
- Kulak terbiyesine çok önem verilmelidir. Küçük yaşlardan itibaren sesleri ve tonaliteleri tanımaya çalışılmalıdır. Bir kilise çanının, pencere camının ve kuş cıvıltılarının verdiği ses bulmaya çalış.
- Devamlı bir şekilde gamlara ve diğer parmak egzersizlerine çalış. Fakat ileri yaşına kadar günde birkaç saatini teknik çalışmaya hasredip böylelikle olgun bir icra kudretine erişeceklerini sananlar çoktur; Bu hal, alfabeyi her gün biraz daha hızlı okumak için uğraşmaya benzer. Vaktinizi daha iyi kullanınız.
- İyi sayınız. Nice virtüözlerin çalışı, sarhoş bir adamın yürüyüşüne benzer. Onları taklit etmeyiniz.
- Armoni kaidelerini erkenden öğreniniz.
- Müzik teorisi, şifreli bas, kontrpuan vs. gibi isimlerden ürkmeyiniz. Onlarla dost olunuz, karşılık dostluk göreceksiniz.
- Yarım yamalak çalışmayınız. Her zaman hevesle çalışınız ve eserleri hiçbir zaman yarım bırakmayınız.
- Ağırlaşmak ve acele etmek iki büyük hatadır.
- Kolay eserleri iyi ve güzel bir şekilde çalmaya gayret ediniz. Bu güç bir eseri kötü çalmaktan daha iyidir.
- Her zaman iyi akort edilmiş alet üzerinde çalışınız.
- Bir eseri yalnız parmaklarla öğrenmek kafi değildir. Onu piyanosuz, şarkı halinde de söyleyebilmelisiniz. Muhayyelenizi işletiniz; öyle ki, bir eserin yalnız melodisini değil, armonisini ve akorlarını da ezbere almalısınız.
11. Sesiniz az da olsa, eseri piyanonun yardımı olmadan ilk görüşte okumaya alışınız; böylelikle kulağın hassasiyeti daima artacaktır. İyi bir sesiniz varsa, onu inkişaf ettirmek fırsatını kaçırmayınız. Bunu tanrının size bağışladığı en büyük armağan olarak telakki ediniz.
12. Kağıt üzerinde yazılı müziği anlayabilecek mertebeye çıkılmalıdır.
13. Çalarken sizi dinleyenlerle alakadar olmayınız.
14. Yanınızda hep bir üstat sizi dinliyormuş gibi çalınız.
15. Karşınıza ilk defa olarak çalacağınız bir eser çıkarsa onu önce okuyunuz.
16. Günlük müzik çalışmanızdan sonra yorgunluk hissediyorsanız, kafanızı daha ziyade yormayınız. İsteksiz ve neşesiz çalışmaktansa, dinlenmek evladır.
17. Yaş ilerledikçe eserleri "Modası Var" diye çalmayınız. Vakit kıymetlidir. Güzel eserlerin hepsini öğrenmek lazım gelseydi yüz defa yaşamamız gerekirdi.
18. Vücut gibi zekanın gıdası da basit ve kuvvetlendirici olmalıdır. Büyük bestekarlar kendilerinden sonra gelenleri düşünmüşlerdir. Onlara başvurunuz.
19. Kötü eserleri yaymamalısınız; bilakis onları reddetmelisiniz.
20. Kötü eserleri ne çalınız, ne de mecbur kalmadıkça dinleyiniz.
21. İcrada "Gösterişli Çalışa" özenmeyiniz. Eserde bestekarın düşünmüş olduğu tesirleri ifade etmeye çabalayınız. Başka şey aranmamalıdır. Fazlası karikatür olur.
22. Tanınmış bestekarların eserlerinde değişiklik yapmak, bazı sesleri çıkarmak veya aralara yeni çalış üslubuna uygun süslemeler sokuşturmak ayıp sayılmalıdır. Böyle şeyler sanata yapılacak en büyük hakaretlerdir.
23. Çalışacağınız eserlerin seçimi hususunda daha yaşlı müzisyenlere danışınız, zamandan tasarruf edersiniz.
24. Büyük bestekarların mühim eserlerini peyderpey tanımalısınız.
25. Kendilerine büyük virtüöz süsü vermiş olan kimselerin topladıkları alkış, sizi yanlış yola sürüklemesin. Halkın takdirinden fazla sanatkarın takdirine önem veriniz.
26. Bütün moda haline gelmiş şeyler, o modanın değişmesiyle ortadan kalkarlar; onları kullanmakla ihtiyarlığınıza kadar devam ederseniz dar fikirli olursunuz, kimse size ehemniyet vermez.
27. Şunun bunun önünde çalmak faydadan ziyade zarar verir. Önünde çalacağınız kimseleri seçiniz; fakat kendinizi mahcup düşürteceğini hissettiğiniz bir eseri katiyen çalmayınız.
28. Düo, trio, vs. gibi "beraber çalma" fırsatlarını kaçırmayınız. Bu, çalışınızı akıcı ve hareketli bir hale getirir. Muganiyelere de sık refakat ediniz.
29. Herkes birinci keman çalmak isteseydi hiçbir orkestra kurulmazdı. Her müzisyen kendi yerini bulmalıdır.
30. Çaldığınız aleti seviniz, fakat "bir tanedir", "en yükseğidir" diye böbürlenmeyiniz. O alet gibi başka aletlerin de mevcut olduğunu ve hepsinin onun kadar iyi olduklarını unutmayınız. Şunu da unutmayalım ki, ses sanatkarları vardır ve en yüksek müzik, koro ve orkestra ile ifade edilir.
31. Yaşlandıkça virtüözlük hevesinden ziyade "partisyonlar"la meşgul olunuz.
32. Kıymetli üstadların ve bilhassa Bach'ın füglerini dikkatle çalınız. Onun "kırk sekiz" prelüd ve fügü günlük ekmeğiniz olsun! Böylelikle muhakkak iyi bir müzisyen olursunuz.
33. Arkadaşlarınız arasında, sizden daha çok bilenleri arayınız.
34. Müzik çalışmalarınızdan yoruldukça, dinlenmek için şiir okuyunuz. Sık sık açık hava gezininiz.
35. Muganiyelerden çok şey öğrenebilirsiniz, fakat her söylediklerine inanmayınız.
36. Dünya büyüktür. Mütevazi olunuz. Sizden evvelkilerin düşünüp bulamadıklarını siz de henüz keşfedemediniz. Eğer keşfettiyseniz, bunu başkalarıyla paylaşacağınız bir tanrı hediyesi olarak telakki ediniz.
37. Müzik tarihini öğrenmek-muhtelif devirlerin şaheserlerini dinlemek şartıyla- sizi kibir ve gösterişten çabucak kurtaracaktır.
38. Org aletini çalmak fırsatını kaçırmayınız. Bestenin kötüsünü ve tekniğin kusurlarını belirten biricik alet org'dur.
39. Korolarda şarkı söyleyiniz, bilhassa orta partileri söyleyiniz. Bu müzik kültürünüzü geliştirecektir.
40. Müzisyen olmak ne demektir? Eseri, gözler notada, güçlükle bitirebiliyorsanız; (sahife çeviren yanlışlıkla bir yerine iki çevirince) esere devam edemeyip yarıda kalırsanız, müzisyen sayılmazsınız. Buna mukabil yeni bir eseri çalarken ilerde ne geleceğini az çok tahmin edebilirseniz; bildiğiniz bir eser zihninize yerleşmişse; yani, bir kelime ile,müziği yalnız parmaklarınızla değil, kafanızda ve kalbinizde hissedebiliyorsanız, işte o zaman "müzisyen" adını kazanabilirsiniz.
41. Fakat iyi bir müzisyen olmanın sırrı nedir? Aziz öğrenci, en mühim şey, iyi bir kulağa ve çabuk kavrama kabiliyetine sahip bulunmaktır. İstidat gelişebilir ve yükselir de. Bu meziyetler ise, günlerce kapanıp mekanik çalışmalara bağlanmakla değil, geniş müzik temasları ve sık sık koro ve orkestra dinlemekle sağlanır.
42. İnsan sesinin sınırlarını ve dört çeşidini erkenden ve doğru olarak öğreniniz; Koroda bunları iyi takip ediniz. Sesin hangi kısımlarda kuvvetli, hangi yerlerde hafif ve yumuşak çıktığını dikkatle öğreniniz.
43. Halk şarkılarını iyi dinleyiniz; bunlar en güzel melodilerin kaynağıdır ve her milletin karakterini taşırlar.
44. Eski anahtarlarla okumayı hemen öğreniniz. Aksi taktirde geçmiş zamanların birçok hazinelerini keşfedemeyeceksiniz.
45. Erkenden, değişik aletlerin ses renklerini ve karakterlerini inceleyiniz; her birinin özel sesini kulağınızda duymaya çalışınız.
46. İyi operalar seyrediniz.
47. Eski şeylere karşı saygı besleyiniz; fakat, yeniler içinde samimi olunuz. Tanımadığınız şahsiyetler hakkında araştırmadan hüküm vermeyiniz.
48. Bir eser hakkındaki kararınızı daha ilk dinleyişte vermeyiniz, ilkten hoşa giden her şey muhakkak iyi olmayabilir. Üstadların eserleri tetkik edebilmelidir. Bir çok hakikatları ancak yaşlandıkça anlayacaksınız.
49. Besteler hakkında hüküm yürütürken, "hakiki sanat severler için yazılan" ile "amatörleri eğlendirmek maksadıyla yazılan" eserleri ayırt etmelisiniz. Birincilerin tarafını tutunuz, diğerlerine karşı hiddet göstermeyiniz.
50. "Melodi" amatörlerin "harp şarkısıdır." Ve doğrusunu söylemek lazım gelirse melodisiz müzik de olamaz. fakat, melodiyi hangi manada anladıklarına dikkat ediniz; Onlarda "melodi" yalnız kolayca anlaşılabilen ve hoş bir ritmi olanıdır. Başka çeşit melodiler de vardır. Bach, Mozart ve Beethoven'ı işittiğiniz zaman böylesine melodiler binbir değişik renklerle karşınıza çıkar. İtalyan operalar melodilerinden az zaman sonra bıkacaksınız.
51. Eğer piyanoda küçük melodiler sıralayabiliyorsanız, bu az da olsa bir muvaffakiyet sayılır, bu melodiler eğer içten ve eğer piyanonun yardımı olmaksızın geliyorsa daha çok sevininiz. Çünkü, bu sizin müzik duygunuzu canlandıracaktır. Parmaklar, kafanın istediğini yapmalıdır, tersi olamaz.
52. Bestelemeye başlayınca her şeyi kafadan yapınız. Bir eseri iyice meydana çıkarmadan alet üzerinde çalmayınız. Müzik eğer ruhunuzdan fışkırmışsa, eğer onu tamamen hissetmişseniz, başkalarını da tesir edecektir.
53. Doğuştan geniş bir muhayyele sahipseniz, yalnız kaldığınız saatlerde, piyanoya oturup içinizde yanan ateşi armonilerle ifade etmeye gayret ediniz, ve hisleriniz ne kadar gizli olurlarsa (sihirli alemlere dalar gibi olduğunuz anlarda) armoni dünyası da size o kadar esrarengiz görünecektir. Böyle saatler gençliğin en mesut anlarıdır. Fakat sizi yanlış yollara götürecek, kuvvet ve zamanınızı hayallerle kaybettirecek duygulara kendinizi çok kaptırmaktan kaçınınız. Bir eserin hazırlanması ve temiz ifade kudreti yalnız belli ve açık bir yazı şekliyle elde edilir. Hayalperest olacağınıza kaleminizi işletiniz.
54. Orkestra idaresi sanatıyla meşgul ol. İyi orkestra şeflerini sık seyret; hatta idareyi zihninde kendi kendine ve beraberce yap. Bu seni doğruluğa götürecektir.
55. Sanatları ve fenleri öğrendiği gibi hayatı da tetkik et.
56. Ahlak kaideleri sanat kanunlarının aynısır.
57. Çalışkanlık ve azim sayesinde daima yükseleceksin.
58. Birkaç kuruş kıymetinde olan bir kilo demirle, binlerce saat yayı yapılıyor; böylelikle bu demirin kıymeti yüz bin defa artıyor. Allahın sana ihsan ettiği kiloyu dikkat ve azami istifade ile kullan.
59. İstek olmazsa sanatta doğruluğa erişilemez.
60. Sanat yalnız zenginlerin yapabileceği bir şey değildir. Her zaman daha büyük bir artist olmaya gayret et; diğer isteklerin kendiliğinden olacaktır.
61. Bir eserin ruhunu ancak onun formunu anladıktan sonra kavrayacaksın.
62. Dahiyi belki de yalnız dahi olan anlar.
63. Olgun bir müzisyen "en karışık orkestra eserinin notasını ilk dinleyişte bile göz önüne getirebilmeli" denilmiştir. Bu, tasavvur edilebilecek en yüksek mertebedir.
64. ÖĞRENMENİN SONU YOKTUR !!
Özel Piyano DERSİ ile KURS Karşılaştırması
Özel Ders mi? Kurs mu?
Herhangi bir müzik aleti çalmaya ve öğrenmeye karar verdiniz, fakat nereden ve nasıl ders alacağınız konusunda kafanız karışıksa size yardımcı olacak bazı maddeleri, Özel Ders ve Kurs arasındaki farkları karşılaştırarak madde madde anlatmaya çalışacağım.
Öncelikle hangi enstrümanı çalacaksanız, o enstrümanda uzmanlaşmış bir öğretmenden ders almanız sizin için en faydalısı olacaktır. Bazı kişiler ders almak yerine internet videoları gibi bazı değişik seçeneklerle kendi kendilerine o enstrümanı öğrenmek isterler. Fakat bu sağlıksız olacaktır. Alanında uzman öğretmeniniz sizin ilerlemeniz için en doğru yol gösterici olacaktır. Nerelerde hata yaptığınızı gösterecek, nasıl bir program yürütmeniz konusunda size yardımcı olacaktır. İlerleyiş hızınıza göre egzersizler verip, size uygun parçalar seçerek, gelişiminizin hızlanmasını sağlayacak ve size gereken motiveyi kazandırmış olacaktır.
Gelelim öğretmen ya da kurs seçiminin nasıl olacağına .
Özel Ders mi almalısınız yoksa bir kursa mı gitmelisiniz kararını verdikten sonra öğretmen ve kurs seçimi konusuna geleceğim .
Özel Ders ve Kurs Karşılaştırması
- Özel ders, Kurs ücretlerinden daha pahalıdır. Çünkü adı üstünde Size ÖZELDİR.
- Kurs fiyatları, özel derslere göre daha uygundur.
- Özel ders almak istediğinizde, istediğiniz öğretmeni kendiniz seçebilirsiniz.
- Kurslarda, belli öğretmenler ders verirler ve genellikle hangisinin saatlerinde boşluk varsa size o öğretmeni verirler.
- Kurs ücretleri aylık olarak, peşin ödenir. Ve genellikle gitmediğiniz dersin parası yanar.
- Özel ders ücretlerini nasıl ödeyeceğinizi öğretmeninizle beraber kararlaştırabilirsiniz. Derse her gittiğinizde ders başına ödemenizi yapabilir, ya da isterseniz biriktirip 4-5 ders sonunda ödeme yapabilirsiniz.
- Kurslarda ders saati sabittir. Her hafta aynı gün ve saatte orada olmanız gerekir.
- Özel derslerde ders saatleri esnektir. Öğretmeninizle konuşup, hangi gün ve saat müsaitseniz, o gün ders yapabilirsiniz.
- Özel dersi kendi evinizde alabilirsiniz. Öğretmeninizle konuşup size gelmesini isteyebilirsiniz.
- Özel ders alırsanız, öğretmenin evine de gitseniz, ders aldığınız süre boyunca sadece ikiniz baş başa olursunuz. Ve başka sesler konsantrasyonunuzu bozmadan ders yapabilirsiniz.
- Kurslarda ise çeşit çeşit enstrüman dersi verildiği için, başka odalardan ya da dersliklerden değişik enstrüman sesleri duyabilirsiniz.
- Özel ders bire bir özel olarak verilir.
- Kurslarda da birebir ders görme imkanınız vardır, fakat bir çok ders toplu çalışma yöntemi ile yapılır.
- Kurslar, sosyalleşmek için daha idealdir. Kendiniz ya da çocuğunuz başka kişilerle tanışma imkanı bulabilir ayrıca ev dışına çıkıp farklı ortamlar görmek için de daha etkilidir.
- Kursları başarı ile bitirdiğinizde kursların kendi verdiği sertifikalardan kazanabilirsiniz.
- Özel Ders aldığınızda da dışarıdan sertifika sınavlarına girip, seviyenize göre uluslararası geçerli olan sertifikalardan alabilirsiniz. (LCM) – (ABRSM) gibi.
- Kurslarda genellikle önceden belirlenen ders programları seviye seviye uygulanır, sizden istenilen kitapları çalışırsınız.
- Özel Ders aldığınızda öğretmeninizle birlikte kararlaştırıp ne isterseniz, hangi tarzda, hangi parçayı çalmak isterseniz onu çalışabilirsiniz.
- Kurs ders saati belirlenen saatin dışına pek çıkamaz,
- Fakat özel dersi öğretmeniniz istediği kadar uzatabilir. 🙂
Özel Öğretmen ya da Kurs Seçerken Nelere Dikkat Etmeliyiz ?
- Kurs seçerken muhakkak, kursun MEB’e (Milli Eğitim Bakanlığı) bağlı olup olmadığına dikkat edin. Çoğu kurs maalesef MEB tarafından onaylanmadan kaçak olarak çalıştırılmaktadır.
- Kurs seçerken evinize yakın olmasını tercih edin. Uzak bir yere yazıldığınızda trafik vb yüzünden gitmeye üşenmeye başlayabilir, zamanla kursa gitmek size külfet gibi gelmeye başlayabilir.
- Özel öğretmen seçerken muhakkak, eğitimini, geçmişini, tecrübesini araştırın.
- Kursta size verilen öğretmenin eğitimini, diplomasını, formasyonu olup olmadığını muhakkak sorun.
- Özellikle çocuğunuza özel ders aldırmak istiyorsanız, özel öğretmenin pedagojik formasyonunun olduğundan emin olun.
- Özel öğretmeni ve Kursu öncelikle referansla, tavsiye ile bulmaya çalışın.
- Artık günümüzde her kursun, hatta her özel öğretmenin kendi sitesi var, muhakkak oralardan seçtiğiniz yerin ya da öğretmenin geçmiş derslerini, öğrencilerini, tecrübelerini inceleyin.
- Özel öğretmen seçerken kendi tarzınıza uygun bir öğretmen seçmeye çalışın. Mesela Piyano çalmak isteyen bir caz sever olabilir ve piyano ile de caz müziği yapmak isteyebilirsiniz ama seçtiğiniz öğretmen caz müziğine hakim olmayan biri çıkabilir. Muhakkak öğretmenin hangi dalda uzman olduğunu sorun.
***
cemal reşit rey
(1904-1985)
Piyanist bestecilerimizden Cemal Reşit Rey, 25 Eylül 1904 de Kudüs‘te dünyaya geldi. Babası Kudüs Mutasarrafı Ahmed Reşit Bey, Servet-i Fünun Dergisinin tanınmış yazarlarındandı.
Cemal Reşit Rey, müziğe yatkın yetenekli bir çocuktu. ilk piyano derslerini annesinden aldı.
Besteleme yeteneği çok küçük yaşlarda kendini gösterdi. Henüz 8 yaşındayken bir vals besteledi.
1913 yılında ailesi ile birlikte Paris’ e yerleştiler. O dönem Paris Konservatuvarı müdürü olan Gabriel Faure’ nin aracılığı ile piyanist Marguerite Long’un öğrencisi oldu ve piyanosunun yanında besteciliğini günden güne geliştirdi.
Birinci Dünya Savaşı sırasında annesiyle birlikte İsviçre’ye yerleştiler. Cenevre‘ de St. Antoine Koleji’nde orta öğrenimine devam ederken bir yandan da Cenevre Konservatuvarı’nda müzik eğitimine devam etti.
Savaş sonrası 1920’de Paris‘e geri döndü. Buradaki konservatuvarda Marguerite Long ile piyano, Raoul Laparra ile bestecilik çalışmalarını geliştirdi.
Çok önemli isimlerle müzik çalışmaları yapma imkanı bulan Cemal Reşit Rey‘in çalıştığı diğer önemli isimler ise Gabriel Faure ile Henri Defosse idi. Faure ile “Müzik Estetiği“, Defosse ile de orkestra şefliği çalıştı.
1923 yılında öğrenimi tamamlayarak yurda geri döndü. Ülkede Cumhuriyet ilan edilmişti. Cemal Reşit Rey’ in ülkeye katkıları da bu yıldan itibaren başlar.
Aynı yıl, O zaman ki adı Dar-ül Elhan olan İstanbul Belediye Konservatuvarı‘ nda piyano ve kompozisyon öğretmenliği yaptı. 1926 yılında burada bir de koro kurdu.
1934 yılında “Yaylı Sazlar Grubu” nu kurdu. Aynı zamanda İstanbul Filarmoni Derneği’ ni kurdu ve başkanı oldu. Bu dernek sayesinde ülkemize dünyanın en tanınmış şefleri, solistleri konser vermeye İstanbul’a geldi. Onların gelişi, orkestranın üyesi olan sanatçılar ve dinleyicileri için o dönem müzik eğitimi ve görgüsü için çok yararlı oldu.
1945-46 yıllarında ileri sınıflardaki üflemeli çalgılar bölümündeki öğrencilerin de gruba katılması ile grup, SENFONİK Orkestra özelliğine kavuştu. cemal Reşit Rey, 1968 yılına kadar her hafta düzenli şekilde, bu orkestra ile birlikte çeşitli konserler düzenledi.
Cemal Reşit Rey, Radyo yayıncılığı alanında önemli ve yararlı çalışmalar gerçekleştirdi. 1938′de yapılan bir çağrı ile 1940 yılına kadar Ankara Radyosu Batı Müziği yayınları Şefi olarak çalıştı.
1940 yılında istanbul’a döndü ve buradaki piyano öğretmenliği, piyanistlik ve orkestra şefliği görevlerini sürdürdü.
İstanbul Radyosu’nda “Piyano Dünyasında Gezintiler” adlı programı uzun yıllar boyu devam etti. Bu programda birçok yeni yapıtı, açıklamaları ile seslendirdi.
1949’dan 1960 yılına kadar dünyanın en önemli merkezlerinde, konserler verdi, orkestra yönetti.
1982 yılında “Devlet Sanatçısı” unvanı alan Cemal Reşit Rey, 7 Ekim 1985′de hayatını kaybedene kadar Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ nda Kompoziyon Öğretmenliği görevine devam etti.
Cemal Reşit Rey, Türk Beşleri olarak anılan grubun üyesidir.
Kendisi ülkemiz için çok önemli müzisyenlerindendi. Çok sesli müziğin öncüsüydü, çok iyi bir besteciydi, çok iyi bir piyanistti, çok iyi bir eğitimciydi, çok iyi bir orkestra şefiydi ve İstanbul Şehir Orkestrasının kurucusuydu. Ve bütün bu özellikleri ile adını Tür Müzik tarihine altın harflerle yazdırdı.
BAŞLICA PİYANO ESERLERİ
- Sonat
- Hatıradan İbaret Kalmış Şehirde Gezintiler
- Türk Manzaraları
- 10 adet Halk Türküsü
- Sonatin
- Fantezi
- İmprovisation
- Kromatik Konçerto
- İki Piyano için 12 adet Prelüd ve Füg
- 2 adet Konçerto
DİĞER ESERLERİ
- Operalar
- Operetler
- Orkestra eserleri
- Oda müziği eserleri
- Tiyatro ve Film müzikleri
Doğru Şekilde Piyano Çalışmanın İpuçları
Düzensiz ve sistemsiz bir şekilde piyano çalışmak hızlı sonuçlar almanızı engelleyecektir. Bunun yerine planlı, düzenli, bir amaç belirleyerek egzersiz yapmak size daha yararlı olacaktır ve amacınıza ulaşmanızda zaman kazandıracaktır.
Gelişme kaydetmek, olduğunuz seviyeden daha ileri seviyelere geçmek için pratik yapmanız gerekir.
Bütün müzisyenlerin pratik yapması gerekir.
Pratik yapmayı elleriniz için egzersiz olarak düşünebilirsiniz. Aynı spor salonlarında antrenman yapar gibi, piyano çalışırken de kendinize bir program belirleyin.
Pratik yapmanın asıl amacı müzik yapmayı öğrenmektir.
Piyano Çalışmanın İpuçları
- Önce ellerinize tek tek konsantre olabilmek için egzersizleri tek elle çalışın.
Bir parçaya alışmak, başlamanın en basit yoludur. İki elinizi ayrı ayrı çalıştırırken ilgili partisyonları yeterince iyi çalmaya başladıktan sonra iki elle çalmaya başlayın ve bir egzersizi zorlanmadan çalmaya başlayana kadar hızlanmayın.
Çalmaya başlamadan önce parçanın notalarını baştan biraz okuyun. Bu aynı zamanda nota okumanızı da geliştirecek bir egzersiz olacaktır.
- Parmak pozisyonlarınızı belirledikten sonra bu pozisyonları değiştirmeyin.
Belki tuhaf gelebilir ama parmaklarınızın da bir hafızası vardır. Yeni bir parça öğrenirken parmak pozisyonlarınızı sık sık değiştirirseniz fazla hızlı ilerleyemezsiniz.
Birçok egzersiz ve nota kitabında parmak numaraları önceden belirtilmiş ve notanın üzerine yazılmıştır. Bu sizin için tek seçenek değildir fakat kendi parmak pozisyonunuzu belirleyecek seviyeye gelene kadar, parmak numaraları size doğru yolu gösteren işaretler olacaktır.
- Düşük bir hızda çalışmaya başlayın.
Parmaklarınız alışana kadar ve notaları iyice doğru okuyup çalana kadar, çalma hızınız yavaş olmalıdır. İlerlediğinizi düşündüğünüz zaman hızınızı yavaştan hızlıya doğru, kademe kademe geçirebilirsiniz.
- Çalarken ellerinize çok bakmamaya çalışın.
Piyano çalarken sürekli ellere bakmak, ellerinizin notaların tuşlardaki yerini sezgisel olarak bulmasını geciktirir. Parmaklarınızın, notalar arasındaki mesafeleri sezgisel olarak hissetmeyi öğrenmesi gerekir.
- Çalacağınız parçayı bölümlere ayırın.
Piyano parçanızı çalışırken bölümlere ayırın ve bölümleri tek tek çalışın. Her seferinde bir bölüme konsantre olmanız ilerlemenizi hızlandıracaktır.
- Bir hata yaptığınızda asla bu hatayı görmezden gelip çalmaya devam etmeyin.
Hata yaptığınız yerde durun ve aynı bölümü tekrar tekrar doğru olana kadar çalışın. Bir sonraki bölüme geçebilmeniz için hata yaptığınız bölümü en ez beş kez mükemmel bir şekilde çalmanız gerekir.
- Bir parçayı ilk kez çalmaya başlarken vuruşları yüksek sesle sayın. / Metronom kullanın.
Bu yöntem, ritme daha iyi konsantre olmanızı ve metronom kaçırmamanızı sağlar. Eğer vuruşları kendiniz saymak istemiyorsanız mutlaka metronom kullanın. Metronom ritim kaçırmadan çalmanıza yardımcı olur.
- Bir parçayı çalmadan önce notalarına baştan sona göz atın.
Piyano parçanızı çalmadan önce muhakkak önce notalarını baştan sona okumaya çalışın. İyi bir şekilde nota okumak, iyi bir şekilde piyano çalmanın anahtarıdır.
- Piyano parçasının içinde zor gelen yerleri muhakkak işaretleyin.
Nota okurken ve çalarken sizi zorlayan yerleri yuvarlak içine alarak veya kendinize çalarken nelere dikkat etmeniz gerektiğini hatırlatacak işaretler koyarak notanın üzerini kalemle çizin. Baştan itibaren çalarak, zorlandığınız kısma geldiğinizde, işaretleri yerleri görüp refleks şeklinde beyninize komut giderek otomatik olarak sürekli zorlandığınız yeri doğru şekilde çaldığınızı fark edeceksiniz.
- Önünüzde nota olmadan ezbere çalmayın.
Görsel hafızanız güçlü olabilir ve ezberiniz kuvvetli olabilir. Fakat çalıştığınız parçayı ezberlemek ve notaya bakmadan çalmak, nota okumanızı geriletecek ya da gelişmesini önleyecek ve yeni parçaları öğrenmenizde zorluk yaşamanıza sebep olacaktır.
Fazıl Say
1970 yılında Ankara’da doğan Fazıl Say, Ankara Devlet Konservatuvarı’nda piyano ve bestecilik eğitimi gördü.
17 yaşında, Düsseldorf’taki Robert Schumann Enstitüsü’nde ünlü piyanist ve pedagog David Levine ile beş yıl çalışmasını sağlayacak olan DAAD bursunu kazandı.
1992-1995 yılları arasındaki öğrenimini Berlin Konservatuvarı’nda sürdürdü. 1994 yılında “Genç Konser Sanatçıları Uluslararası Seçmeler Ödülü” nü kazanmasının ardından uluslararası kariyerinde hızlı bir yükselişe geçti.
Bugüne değin, Amsterdam Concertgebouw, Berlin Philharmonie, Vienna Musikverein, Tokyo Suntory Hall, New York Carnegie Hall ve Avery Fisher Hall gibi prestijli salonlarda; New York, İsrail, Baltimore, St.Petersburg ve BBC filarmoni orkestraları, Fransız Ulusal Orkestrası, Amsterdam Kraliyet Concertgebouw Orkestrası gibi dünyaca ünlü topluluklar eşliğinde çalan Say; Lucerne, Ruhr, Rheingau, Salzburg, Verbier, Montpellier ve Bonn Beethoven festivallerinde defalarca sahneye çıktı.
2004 yılında kemancı Maksim Vengerov ile 2006 yılında Akiko Suwanai ile Avrupa, ABD ve Asya turnelerine çıkan Say’ın son yıllardaki oda müziği partneri, ünlü Moldovalı kemancı Patricia Kopaçinskaya’dır.
Caz tutkusuyla da bilinen Fazıl Say, Türk Ney virtüözü Kudsi Ergüner ile “Worldjazz” adlı bir dörtlü oluşturdu. Klasik müzik ve caz müziği dışında, popüler müzik ve halk müziği alanlarında da birçok ünlü isimle sahne almıştır.
Fazıl Say, çok iyi bir piyanist olmasının yanında aynı zamanda da çok iyi bir bestecidir. Besteleri tüm dünyada büyük yankı uyandırmaktadır.
Piyano ve keman için yazdığı konçertoları, çeşitli Oratoryoları (Nazım, Metin Altıok Ağıtı, Truva v.b), senfonileri, ve çeşitli adaptasyonları bulunmaktadır.
Besteleri tüm dünyada dinlenilen ve dünyaca ünlü orkestralar tarafından seslendirilen Fazıl Say, ülkemiz adına gurur kaynağı bir sanatçıdır. Uzun zaman yurt dışında yaşamış olmasına rağmen ülke ve vatan sevgisi ağır basmış ve İstanbul’da dönmüş ve burada yaşamaya devam etmektedir.
Piyanist Ece Dağıstanlı ile evli olan Fazıl Say’ın, Kumru adında bir de kızı vardır.
Robert Schumann (1810-1856)
Robert Schumann, 8 Haziran 1810'da Saksonya'da dünyaya geldi. Babası yayınevi sahibi bir kitapçıydı. Üç erkek, bir kız kardeşi vardı. Schumann dünyaya geldiği yıl babası, ağır bir sinir bunalımı geçirdi. Sahip olduğu tek kız kardeşi de genç yaşında akıl hastalığına yakalanarak vefat etti.
Schumann, çocukluk yıllarından itibaren müzik ve edebiyatla yakından ilgilendi. 8 yaşındayken, Johann Gottfried Kuntzsch'dan org dersleri almaya başladı. Öğrenim gördüğü lise düzeyindeki okulda, Piyano çalıyor, besteler yapıyor ve oyunlar yazıyordu.
Henüz 16 yaşındayken, babasını kaybetti. 1828'de çok başarılı bir şekilde liseyi bitirince, annesi Schumann'ı hukuk eğitimi görmesi için Leipzig'e gönderdi. Burada müzik profesörü Friedrich Wieckle'la karşılaştı ve hukuk okumayı bırakıp, Wieckle ile beraber piyano derslerine başladı.
Sevdiği besteciler arasında Bach ve Schubert vardı. İkisinin de eserlerini, yapıtlarını yakından takip ediyordu. Bestecilik eğitimi üzerine Orkestra yöneticisi olan Heinrich Dorn'dan yararlandı.
Schumann, geçim sıkıntıları yaşıyordu. O dönemlerde sıkıntılarından dolayı Piyano öğretmeninin evinde kalıyordu. Amacı, iyi bir piyano virtüozu olmak ve para kazanmaktı.
Parmaklarını güçlendirmek için bir aygıt icat etti. Fakat bu aygıt yüzünden bir parmağı sakatlandı ve virtüozluk hayalleri yıkılmış oldu.
Kendini besteciliğe adadı. Bir yandan da birkaç arkadaşı ve piyano öğretmeni ile çıkardıkları (1834) Neue Zeitschrift für Musik adlı dergide yazılar yazıyor ve yöneticilik yapıyordu. Yaklaşık 10 yıl kadar dergide yöneticilik yaptı.
O yıllar piyano öğretmeninin kızı Clara ile aralarında aşk serüveni yaşanmaya başladı. Clara Wieck , tam bir piyano virtüözü olarak yetiştiriliyordu. Schumann henüz para kazanan başarılı bir besteci olmadığı için Clara'nın babası evlenmelerine karşı çıktı. Ama Schumann pes etmeyip 5 yıl boyunca Clara ile evlenmek için mücadele etti ve sonunda 1840 yılının Eylül ayında evlenerek amacına ulaştı. 8 çocukları oldu.
Clara kendini kocasının yapıtlarını tüm dünyaya tanıtmaya adadı. Uzun turnelere çıktı. Bazı turnelere Schumann da eşlik etti. Pek çok ülke de Schumann'nın eserlerini başarıyla yorumladı.
Mendelssohn, 1843 yılında Leipzig'de yeni bir konservatuvar kurdu ve Schumann'a Piyano ve bestecilik öğretmenliği sağladı. Fakat Schumann'nın sinirleri bozulmaya, ruhsal bunalımlarına girmeye başlamıştı ve öğretmenlikte de pek başarılı olamadı.
Bir süre Dresden'de kaldı fakat burada da sinirsel ve ruhsal bunalımlarından kurtulamadı.
1850'de Bach Gesellschaft Vakfı'nın konserlerini yönetmeyi kabul ederek Düsseldorf'a gitti. Fakat sinirsel ve ruhsal sıkıntıları devam ediyor, bu bunalımlı dönemden bir türlü kurtulamıyordu.
1854 yılında bir sabah kendini Ren Nehrine atarak intihara kalkıştı. Neyse ki balıkçılar tarafından kurtarıldı ve bir akıl hastanesine yatırıldı.
Son iki yılını zaman zaman gaipten sesler duyan yarı akıl hastası olarak, Endenich'teki bir hastanede, Dr. Richharz'ın gözetiminde yaşadı. 29 temmuz 1856 yılında orada öldü. Ölürken yanında Clara ve Brahms vardı.
Schumann kalıtsal hastalığı nedeni ile yaşadığı süre boyunca saplantılarından, bunalımlarından kurtulamadı. kendini hep başarısız bir piyanist, besteci ve orkestra yöneticisi olarak gördü. Sanki sadece başarılı ünlü bir virtüözün kocasıydı.
Oysaki ; Romantik yüzyılın en büyük ustalarından biriydi ama öyle olduğunu asla kabul edemedi.
N
N
Nachtmusik- Gece müziği, noktürn.
Nağme- Güzel uyumlu ses, ezgi. Ezgi bölümü, nota.
Nakarat- Bir şarkıda her kıtadan sonra sözleri ve bestesi değişmeden tekrarlanan bölüm.
Napoliten- Napoli ile ilgili, Napoli üslubunda.
Napoliten Şarkı- Napoli balıkçılarının söylediği halk şarkıları.
Nationalhymne- Ulusal Marş.
Negligente- Önemsemeden. Negligentemente: Eş anlamda.
Netto- Net, belirgin, tane tane.
Neuma- 9.-13. yüzyıllar arasında nota yazısı yerine kullanılan işaretler. Üst üstte noktalar ya da gramer vurgularını belirleyen yazım işaretlerinden oluşurdu. Kilise ilahilerinin üzerine konan bu işaretler ezgiyi hatırlamaya yarardı.
Nobile- Soylu, Nobilemente- Soylulara yaraşır biçimde.
Noch- Daha. Noch Schneller: Daha Çabuk.
Noel- Noel Yortusu ( Hristiyanların dinsel bayramı) üzerine yazılan Fransız Halk Şarkısı.
Noktalama- Bir müzik notasında yer alan noktalar, durakları, müzik cümlelerinin bölüneceği yerleri, notaların değerinde yapılacak uzatma ya da kısaltmaları, susma süresini, başa dönülecek yerleri belirlemeye yarar.
Noktürn- Gece müziği anlamına gelen fakat çeşitli müzik cümlelerini tanımlayan bir terim.
Non- Değil. Non Troppo- Çok Değil.
Nonetto- Dokuz sesli müzik parçası.
Nota- Sesleri okumak için kullanılan müzik yazısı.
Notalama- Nota sistemi.
Notalamak- Bir müzik parçasını notaya dönüştürmek, kağıda dökmek.
Novellette- Öykü anlamındaki Novello’dan türettiği bu sözcüğü Schumann, 1838’de yazdığı sekiz piyano parçasına ( kadın şarkıcı Clara Novello’nun adını anımsattığı için) başlık olarak kullanmıştı.
Nutrito- Dolgun (Ses Yönünden) .
*
S
S
S.- Bazı müzik terimlerinin kısa yazılışı. (Ör. S.-Soprano, solo)
Saltando- Yaylı çalgılarda, yayı teller üzerinde sıçratarak çalma tekniği. (sautille)
Samba- Brezilya halk dansı ve bu dansın müziği.
Sang- Şarkı. Sanger- Şarkıcı.
Sarabanda- 3/2 lik, 3/4 lük ölçülerde yavaş hareketli bir İspanyol dansı.
Sartarella- Tarantellayı andıran 6/8 lik bir dans.
Scala- Gam.
Scemando- Azalarak.
Schalkhaft- Alaycı, şakacı.
Scharf- Tiz.
Scherzo- Canlı, parlak, neşeli biçimde. Müzik parçalarının bu biçimde çalınan bölümleri.
Schietto- Yalın, sade.
Schleifen- Akıcı.
Schnell- Hızlı, çabuk.
Scintillante- Parlak seste.
Sciolto- Yaylı çalgılarda, sanatçının yayı geniş hareketlerle ve serbestçe kullanması.
Scivolando- Kayarcasına.
Score- Partisyon.
Scorrevole- Bir müzik yapıtının yorumunda akıcı.
Scrittura- Yazılı.
Sdegno- Kızarak, sinirlenerek, öfkelenerek.
Seans- Konser, sinema tiyatro gibi sanat dallarında yapılan gösterilerden her biri.
Secco- Yalın, sade, süslemesiz.
Seconda- İkinci.
Segno- İşaret, im. Partisyonlarda, tekrarlanacak bölümün başlangıç noktasını belirten işaret.
Segue- Ara vermeden, durmadan.
Semi- Yarı.
Semplice- Yalın, sade.
Sempre- Hep daima.
Senfoni- Sonat biçiminde orkestra yapıtı.
Senfoni Orkestrası- Senfonileri çalacak biçimde düzenlenmiş, üflemeli, telli, yaylı ve vurma çalgılardan oluşan büyük orkestra.
Senfonik- Senfoniyle ilgili. Senfoniye dayanan.
Senkop- Bir ölçünün son zamanının, bir sonraki ölçünün ilk zamanına bağlanışı.
Sensibile- Duygulu.
Senza- Birçok müzik terimiyle kullanılır. Olumsuzluk belirtir.
Septetto- Yedi bölümlü, yedi ses ya da yedi çalgı için yazılmış yapıt.
Serenat- Sesli olarak söylenen ya da müzik aracıyla çalınan serbest biçimli müzik parçası. , Daha çok gece, açık havada sevgi duyulan biri için bir müzik aracıyla verilen küçük konser.
Sereno- Çalgı müziğinde Dingin, sakin.
Seria- Ağırbaşlı, ciddi.
Sestetto- Altılı. Altılı ses ya da çalgı için yazılmış yapıt.
Sesto- Altılı aralık.
Sforzando- Sesin gücünü arttırarak.
Sforzato- Güçlendirilmiş.
Sgambato- Yorgun, bitkin halde.
Si- Do majör gam’ın yedinci perdesi.
Simile- Aynı biçimde, benzeri.
Sinfonietta- Küçük orkestra için yazılmış, senfoniden daha kısa parçalar.
Sinistra- Klavyeli çalgılarda, sol elle çalınacağını belirten terim.
Slargando- Gittikçe ağırlaşarak.
Smanioso- Aşırı öfkeyle .
Sminuendo- Azaltarak, eksilterek. (çalgı müziğinde)
Smorando- Hafifleyerek.
Smorfioso- Üzgün, kederli gibi.
Smorzando- Gücünü azaltarak.
Soavemente- Tatlılıkla, yumuşaklıkla.
Soggetto- Konu, tema, motif.
Sognando- Düşünceye dalarak, düşleyerek.
Sol- Do majör gamın beşinci notası.
Solemnis- Görkemli.
Solfej- Notaları ritimlerini ve selerini vererek yapılan ses çalışması.
Solleciando- özen göstererek, dikkat ederek.
Solo- Yalnız, tek başına.
Somma- En büyük, en yüksek.
Sonabile- Ses veren, sesi olan.
Sonat- Bir ya da iki çalgı için yazılmış üç ya da dört bölümden oluşan müzik yapıtı.
Sonatin- Kısa, küçük sonat.
Sone- Lirik şiirlerden bestelenen küçük şarkı.
Sonometre- Tellerin titreşimini karşılaştırmaya sesin şiddetini ölçmeye yarayan aygıt.
Soprano- Kadın ya da erkek çocuklarda en ince ses. , Bu sese sahip olan sanatçı, Bir çalgı ailesi içinde sesi en ince olanı.
Sordo- Donuk.
Sortita- Giriş aryası.
Sospirando- İç çekerek, inleyerek.
Sostenendo- Güçlendirerek.
Sotto- Altta aşağıda. Piyanoda çapraz el kullanırken hangi elin alttan geçeceğini belirtir.
Spartire- Bilinen bir müzik yapıtının notalarını yeniden yazmak, temize çekmek.
Spezzato- Bölünmüş, ayrılmış.
Spianato- Düz sesle, iniş, çıkışsız.
Spiccato- Bir müzik parçasında, notaların, birbirine bağlanmadan, ayrı ayrı (kopuk kopuk) çalınacağını, belirten terim. Legato karşıtı.
Spieloper- İçinde konuşmaların da yer aldığı hafif eğlendirici opera türü.
Spiritoso- Coşkulu, şakacı.
Staccato- Notaların birbirinden ayrı, tek tek çalınacağını belirten terim.
Stil- Biçem, üslup, tarz.
Still- Rahat, dingin.
Stinguendo- Gittikçe hafifleyerek, sönerek.
Straccicalando- Seste çocuklaşarak.
Straccinato- Tempoda ağırlaşarak.
Strascicando- Durdu duracak kadar yavaşlamak.
Streich- Yay çekmek.
Strepito- Gürültülü biçimde.
Stringendo- Hızlandırarak.
Strumento- Müzik aleti.
Suave- Hoş, sevimli, tatlı.
Subito- Birdenbire. hemen.
Süsleme- Bir ezginin anlatımını güçlendirmek, kulağa daha etkili gelemsini sağlamak amacıyla eklenen notalar.
Svelto- Çabuk, ivedi.
Sving- Canlı ve ağır ritim dalgalanmalarından oluşan caz müziği ritmi.
*