Etiket arşivi: piyano

cemal reşit rey

Cemal Reşit Rey
(1904-1985)

Piyanist bestecilerimizden Cemal Reşit Rey, 25 Eylül 1904 de Kudüs‘te dünyaya geldi. Babası Kudüs Mutasarrafı Ahmed Reşit Bey, Servet-i Fünun Dergisinin tanınmış yazarlarındandı.

Cemal Reşit Rey, müziğe yatkın yetenekli bir çocuktu.  ilk piyano derslerini annesinden aldı.

Besteleme yeteneği çok küçük yaşlarda kendini gösterdi. Henüz 8 yaşındayken bir vals besteledi.

1913 yılında ailesi ile birlikte Paris’ e yerleştiler. O dönem Paris Konservatuvarı müdürü olan Gabriel Faure’ nin aracılığı ile piyanist Marguerite Long’un öğrencisi oldu ve piyanosunun yanında besteciliğini günden güne geliştirdi.

Birinci Dünya Savaşı sırasında annesiyle birlikte İsviçre’ye yerleştiler. Cenevre‘ de St. Antoine Koleji’nde orta öğrenimine devam ederken bir yandan da Cenevre Konservatuvarı’nda müzik eğitimine devam etti.

Savaş sonrası 1920’de Paris‘e geri döndü. Buradaki konservatuvarda Marguerite Long ile piyano, Raoul Laparra ile bestecilik  çalışmalarını geliştirdi.

Çok önemli isimlerle müzik çalışmaları yapma imkanı bulan Cemal Reşit Rey‘in çalıştığı diğer önemli isimler ise Gabriel Faure ile Henri Defosse idi. Faure ile “Müzik Estetiği“, Defosse ile de orkestra şefliği çalıştı.

1923 yılında öğrenimi tamamlayarak yurda geri döndü. Ülkede Cumhuriyet ilan edilmişti. Cemal Reşit Rey’ in ülkeye katkıları da bu yıldan itibaren başlar.

Aynı yıl, O zaman ki adı Dar-ül Elhan olan İstanbul Belediye Konservatuvarı‘ nda piyano ve kompozisyon öğretmenliği yaptı. 1926 yılında burada bir de koro kurdu.

1934 yılında “Yaylı Sazlar Grubu” nu kurdu. Aynı zamanda İstanbul Filarmoni Derneği’ ni kurdu ve başkanı oldu. Bu dernek sayesinde ülkemize dünyanın en tanınmış şefleri, solistleri konser vermeye İstanbul’a  geldi. Onların gelişi, orkestranın üyesi olan sanatçılar ve dinleyicileri için o dönem müzik eğitimi ve görgüsü için çok yararlı oldu.

1945-46 yıllarında ileri sınıflardaki üflemeli çalgılar bölümündeki öğrencilerin de gruba katılması ile grup, SENFONİK Orkestra özelliğine kavuştu. cemal Reşit Rey, 1968 yılına kadar her hafta düzenli şekilde, bu orkestra ile birlikte çeşitli konserler düzenledi.

Cemal Reşit Rey, Radyo yayıncılığı alanında önemli ve yararlı çalışmalar gerçekleştirdi. 1938′de yapılan bir çağrı ile 1940 yılına kadar Ankara Radyosu Batı Müziği yayınları Şefi olarak çalıştı.

1940 yılında istanbul’a döndü ve buradaki piyano öğretmenliği, piyanistlik ve orkestra şefliği görevlerini sürdürdü.

İstanbul Radyosu’nda “Piyano Dünyasında Gezintiler” adlı programı uzun yıllar boyu devam etti. Bu programda birçok yeni yapıtı, açıklamaları ile seslendirdi.

1949’dan 1960 yılına kadar dünyanın en önemli merkezlerinde, konserler verdi, orkestra yönetti.

1982 yılında “Devlet Sanatçısı” unvanı alan Cemal Reşit Rey, 7 Ekim 1985′de hayatını kaybedene kadar Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ nda Kompoziyon Öğretmenliği görevine devam etti.

Cemal Reşit Rey, Türk Beşleri olarak anılan grubun üyesidir.

Kendisi ülkemiz için çok önemli müzisyenlerindendi. Çok sesli müziğin öncüsüydü, çok iyi bir besteciydi, çok iyi bir piyanistti, çok iyi bir eğitimciydi, çok iyi bir orkestra şefiydi ve İstanbul Şehir Orkestrasının kurucusuydu. Ve bütün bu özellikleri ile adını Tür Müzik tarihine altın harflerle yazdırdı.

BAŞLICA PİYANO ESERLERİ

  • Sonat
  • Hatıradan İbaret Kalmış Şehirde Gezintiler
  • Türk Manzaraları
  • 10 adet Halk Türküsü
  • Sonatin
  • Fantezi
  • İmprovisation
  • Kromatik Konçerto
  • İki Piyano için 12 adet Prelüd ve Füg
  • 2 adet Konçerto

DİĞER ESERLERİ

  • Operalar
  • Operetler
  • Orkestra eserleri
  • Oda müziği eserleri
  • Tiyatro ve Film müzikleri

Doğru Şekilde Piyano Çalışmanın İpuçları

 Düzensiz ve sistemsiz bir şekilde piyano çalışmak hızlı sonuçlar almanızı engelleyecektir. Bunun yerine planlı, düzenli, bir amaç belirleyerek egzersiz yapmak size daha yararlı olacaktır ve amacınıza ulaşmanızda zaman kazandıracaktır.

Gelişme kaydetmek, olduğunuz seviyeden daha ileri seviyelere geçmek için pratik yapmanız gerekir.

Bütün müzisyenlerin pratik yapması gerekir.

Pratik yapmayı elleriniz için egzersiz olarak düşünebilirsiniz. Aynı spor salonlarında antrenman yapar gibi, piyano çalışırken de kendinize bir program belirleyin.

Pratik yapmanın asıl amacı müzik yapmayı öğrenmektir.

Piyano Çalışmanın İpuçları 

  • Önce ellerinize tek tek konsantre olabilmek için egzersizleri tek elle çalışın. 

Bir parçaya alışmak, başlamanın en basit yoludur. İki elinizi ayrı ayrı çalıştırırken ilgili partisyonları yeterince iyi çalmaya başladıktan sonra iki elle çalmaya başlayın ve bir egzersizi zorlanmadan çalmaya başlayana kadar hızlanmayın.

Çalmaya başlamadan önce parçanın notalarını baştan biraz okuyun. Bu aynı zamanda nota okumanızı da geliştirecek bir egzersiz olacaktır.

  • Parmak pozisyonlarınızı belirledikten sonra bu pozisyonları değiştirmeyin. 

Belki tuhaf gelebilir ama parmaklarınızın da bir hafızası vardır. Yeni bir parça öğrenirken parmak pozisyonlarınızı sık sık değiştirirseniz fazla hızlı ilerleyemezsiniz.

Birçok egzersiz ve nota kitabında parmak numaraları önceden belirtilmiş ve notanın üzerine yazılmıştır. Bu sizin için tek seçenek değildir fakat kendi parmak pozisyonunuzu belirleyecek seviyeye gelene kadar, parmak numaraları size doğru yolu gösteren işaretler olacaktır.

  • Düşük bir hızda çalışmaya başlayın. 

Parmaklarınız alışana kadar ve notaları iyice doğru okuyup çalana kadar, çalma hızınız yavaş olmalıdır. İlerlediğinizi düşündüğünüz zaman hızınızı yavaştan hızlıya doğru, kademe kademe geçirebilirsiniz.

  • Çalarken ellerinize çok bakmamaya çalışın. 

Piyano çalarken sürekli ellere bakmak, ellerinizin notaların tuşlardaki yerini sezgisel olarak bulmasını geciktirir. Parmaklarınızın, notalar arasındaki mesafeleri sezgisel olarak hissetmeyi öğrenmesi gerekir.

  • Çalacağınız parçayı bölümlere ayırın. 

Piyano parçanızı çalışırken bölümlere ayırın ve bölümleri tek tek çalışın. Her seferinde bir bölüme konsantre olmanız ilerlemenizi hızlandıracaktır.

  • Bir hata yaptığınızda asla bu hatayı görmezden gelip çalmaya devam etmeyin. 

Hata yaptığınız yerde durun ve aynı bölümü tekrar tekrar doğru olana kadar çalışın. Bir sonraki bölüme geçebilmeniz için hata yaptığınız bölümü en ez beş kez mükemmel bir şekilde çalmanız gerekir.

  • Bir parçayı ilk kez çalmaya başlarken vuruşları yüksek sesle sayın. / Metronom kullanın. 

Bu yöntem, ritme daha iyi konsantre olmanızı ve metronom kaçırmamanızı sağlar. Eğer vuruşları kendiniz saymak istemiyorsanız mutlaka metronom kullanın. Metronom ritim kaçırmadan çalmanıza yardımcı olur.

  • Bir parçayı çalmadan önce notalarına baştan sona göz atın. 

Piyano parçanızı çalmadan önce muhakkak önce notalarını baştan sona okumaya çalışın. İyi bir şekilde nota okumak, iyi bir şekilde piyano çalmanın anahtarıdır.

  • Piyano parçasının içinde zor gelen yerleri muhakkak işaretleyin. 

Nota okurken ve çalarken sizi zorlayan yerleri yuvarlak içine alarak veya kendinize çalarken nelere dikkat etmeniz gerektiğini hatırlatacak işaretler koyarak notanın üzerini kalemle çizin. Baştan itibaren çalarak, zorlandığınız kısma geldiğinizde, işaretleri yerleri görüp refleks şeklinde beyninize komut giderek otomatik olarak sürekli zorlandığınız yeri doğru şekilde çaldığınızı fark edeceksiniz.

  • Önünüzde nota olmadan ezbere çalmayın. 

Görsel hafızanız güçlü olabilir ve ezberiniz kuvvetli olabilir. Fakat çalıştığınız parçayı ezberlemek ve notaya bakmadan çalmak, nota okumanızı geriletecek ya da gelişmesini önleyecek ve yeni parçaları öğrenmenizde zorluk yaşamanıza sebep olacaktır.

Fazıl Say

Fazıl Say

1970 yılında Ankara’da doğan Fazıl Say, Ankara Devlet Konservatuvarı’nda piyano ve bestecilik eğitimi gördü.

17 yaşında, Düsseldorf’taki Robert Schumann Enstitüsü’nde ünlü piyanist ve pedagog David Levine ile beş yıl çalışmasını sağlayacak olan DAAD bursunu kazandı.

1992-1995 yılları arasındaki öğrenimini Berlin Konservatuvarı’nda sürdürdü. 1994 yılında “Genç Konser Sanatçıları Uluslararası Seçmeler Ödülü” nü kazanmasının ardından uluslararası kariyerinde hızlı bir yükselişe geçti.

Bugüne değin, Amsterdam Concertgebouw, Berlin Philharmonie, Vienna Musikverein, Tokyo Suntory Hall, New York Carnegie Hall ve Avery Fisher Hall gibi prestijli salonlarda; New York, İsrail, Baltimore, St.Petersburg ve BBC filarmoni orkestraları, Fransız Ulusal Orkestrası, Amsterdam Kraliyet Concertgebouw Orkestrası gibi dünyaca ünlü topluluklar eşliğinde çalan Say; Lucerne, Ruhr, Rheingau, Salzburg, Verbier, Montpellier ve Bonn Beethoven festivallerinde defalarca sahneye çıktı.

2004 yılında kemancı Maksim Vengerov ile 2006 yılında Akiko Suwanai ile Avrupa, ABD ve Asya turnelerine çıkan Say’ın son yıllardaki oda müziği partneri, ünlü Moldovalı kemancı Patricia Kopaçinskaya’dır.

Caz tutkusuyla da bilinen Fazıl Say, Türk Ney virtüözü Kudsi Ergüner ile “Worldjazz” adlı bir dörtlü oluşturdu. Klasik müzik ve caz müziği dışında, popüler müzik ve halk müziği alanlarında da birçok ünlü isimle sahne almıştır.

Fazıl Say, çok iyi bir piyanist olmasının yanında aynı zamanda da çok iyi bir bestecidir. Besteleri tüm dünyada büyük yankı uyandırmaktadır.

Piyano ve keman için yazdığı konçertoları, çeşitli Oratoryoları (Nazım, Metin Altıok Ağıtı, Truva v.b), senfonileri, ve çeşitli adaptasyonları bulunmaktadır.

Besteleri tüm dünyada dinlenilen ve dünyaca ünlü orkestralar tarafından seslendirilen Fazıl Say, ülkemiz adına gurur kaynağı bir sanatçıdır. Uzun zaman yurt dışında yaşamış olmasına rağmen ülke ve vatan sevgisi ağır basmış ve İstanbul’da dönmüş ve burada yaşamaya devam etmektedir.

Piyanist Ece Dağıstanlı ile evli olan Fazıl Say’ın, Kumru adında bir de kızı vardır.

N

N

 

Nachtmusik- Gece müziği, noktürn.

Nağme- Güzel uyumlu ses, ezgi. Ezgi bölümü, nota.

Nakarat- Bir şarkıda her kıtadan sonra sözleri ve bestesi değişmeden tekrarlanan bölüm.

Napoliten- Napoli ile  ilgili, Napoli üslubunda.

Napoliten Şarkı- Napoli balıkçılarının söylediği halk şarkıları.

Nationalhymne- Ulusal Marş.

Negligente- Önemsemeden.  Negligentemente: Eş anlamda.

Netto- Net, belirgin, tane tane.

Neuma- 9.-13. yüzyıllar arasında nota yazısı yerine kullanılan işaretler. Üst üstte noktalar ya da gramer vurgularını belirleyen yazım işaretlerinden oluşurdu. Kilise ilahilerinin üzerine konan bu işaretler ezgiyi hatırlamaya yarardı.

Nobile- Soylu, Nobilemente- Soylulara yaraşır biçimde.

Noch- Daha. Noch Schneller: Daha Çabuk.

Noel- Noel Yortusu ( Hristiyanların dinsel bayramı) üzerine yazılan Fransız Halk Şarkısı.

Noktalama- Bir müzik notasında yer alan noktalar, durakları, müzik cümlelerinin bölüneceği yerleri, notaların değerinde yapılacak uzatma ya da kısaltmaları, susma süresini, başa dönülecek yerleri belirlemeye yarar.

Noktürn- Gece müziği anlamına gelen fakat çeşitli müzik cümlelerini tanımlayan bir terim.

Non- Değil. Non Troppo- Çok Değil.

Nonetto- Dokuz sesli müzik parçası.

Nota- Sesleri okumak için kullanılan müzik yazısı.

Notalama- Nota sistemi.

Notalamak- Bir müzik parçasını notaya dönüştürmek, kağıda dökmek.

Novellette- Öykü anlamındaki Novello’dan türettiği bu sözcüğü Schumann, 1838’de yazdığı sekiz piyano parçasına ( kadın şarkıcı Clara Novello’nun adını anımsattığı için) başlık olarak kullanmıştı.

Nutrito- Dolgun (Ses Yönünden) .

 

*

O

O

 

O- Yaylı çalgılarda sıfır rakamı karşılığına gelir ve açık telde çalınacağını belirtir.

Ob.- Obua’nın kısa yazılışı.

Od- Şarkı gibi söylenmek üzere yazılmış lirik şiirler. Bu şiirlerle söylenen şarkılar.

Oda Müziği- 18. yüzyıldan sonra, özel toplantılarda az sayıda çalgılar tarafından çalınmak üzere yazılmış müzik. Fransız sarayında başladı. Günümüzde, çeşitli çalgılar için yazılmış üçlü, dörtlü, beşli ve altılılar; bir ya da daha çok çalgı için bestelenmiş sonatlar, solo ya da eşlikli aryalar, küçük orkestralar için yazılmış her türlü parçalar oda müziği kapsamına girmektedir.

Oda Orkestrası- Oda müziği olarak yazılmış ya da bu amaçla yeniden düzenlenmiş yapıtları çalan topluluk. Genellikle yalnızca yaylı çalgılardan oluşan küçük orkestra.

Odeon- Ode: Şarkı’dan. Eski Yunansitan’da konser binası.

Ode-Symphonie- Od-Senfoni. Korolu senfoni anlamında. genellikle koral senfoni deyimi kullanılır.

Odeum- Konser Salonu.

Oeuvre- Yapıt, eser. Bir bestecinin sayılanmış yapıtı.

Ohne- Birçok müzik terimiyle birlikte kullanılan olumsuzluk eki. Ör. Ohne Eile- Acele etmeden.

Oktav- Sekiz sesli aralık.  Ör. Do – Do (sekiz ses üstündeki ya da altındaki )

Oktet- Sekiz çalgı ya da sekiz üyeli topluluk için yazılmış müzik parçası. Sekiz çalgıdan oluşan topluluk.

Oktol- Sekizleme.

Okuyucu- 1) Ses sanatçı. Şarkı ya da türkü söyleyen kimse. 2) Herhangi bir yöntemle (akustik ya da elektro akustik) kaydedilmiş sesleri (plak, bant, disk vs.) yeniden ses dönüştüren aygıt.

Ole- 3/8 ‘lik ölçüde, orta hızda bir İspanyol dansı. İspanyollara özgü coşku, övgü, sevinç, yüreklendirme ünlemi.

Omolog- 1) Dereceleri eşit, adları farklı sesler. Do diyez, Re bemol. 2) Ton farkları eşit orandaki sesler. Do-re ya da fa-sol gibi.

Onaltılık- Çift çengel işaretiyle belirtilen nota. Bir’lik notanın onaltıda biri değerinde olan, süresi sekizliğin yarısına eşit bulunan nota.

Onaltılık Es- Onaltılık nota değerinde susulacağını belirtir.

Onbeşli- Çift Oktav. İki nota arasındaki on beş derecelik aralık.

Onomatope- Ses müziğinde anlam aranmaksızın kullanılan ses ve heceler. Ör: Tral la la la …

Op. – Opus’un kısa yazılışı .

Opera- 1) Sözlerinin tümü ya da çoğu şarkıyla söylenen müzikli tiyatro yapıtı. 2) Bu yapıtı uygulayan sanatçı topluluğu. 3) Bu gibi yapıtların sahnelendiği yer, bina.

Opera-Bale – Dansın dramatik anlatımından daha geniş yer aldığı opera türü.

Opera Buffa- Güldürücü Opera.

Opera Sacra- Dinsel konulu opera.

Opera Semiseria- Yarı ciddi opera.

Opera Seria- Ciddi opera.

Operet- İçinde konuşmalı bölümlerin de yer aldığı, eğlenceli, hafif konulu sahne yapıtı.

Operist- Opera söyleyen şarkıcı.

Opus- Yapıt anlamındaki opera sözcüğünün çoğulu, yapıtlar. 17.Yüzyıldan bu yana ise, besteciler bestelerini yapış sırasına göre numaralandırılması için kullanılır.

Oratoryo- Solo sesler, koro ve orkestra için yazılmış, oyun öğesi bulunmayan, kutsal nitelikte müzik yapıtı.

Organetto- Taşınabilir, küçük org. Portatif.

Organoloji- Çalgıların tarihini konu edinen bilim dalı.

Organon-  Çalgı, alet. Org.

Organum- Diafoni de denir. Çok sesli müzikte kullanılan en eski armoni ve kontrpuan biçimi.

Org Noktası- Ölçüyü bir nota üstünde askıda bırakan ve duraklama süresinin isteğe göre uzayacağını belirten işaret.

Orkestra- 1) Yaylı ve üflemeli çalgılar topluluğu. 2) Eski Yunan tiyatrolarında, sahne ve seyirciler arasındaki çember biçiminde koro yeri. 3) Kimi tiyatroların birinci karında sahne ya da perdeye en yakın koltuklara verilen ad.

Ornamento- Süsleme

Ossia- Zor bir müzik cümlesinin yorumcusunun kolayına nasıl gelirse öyle çalabileceğini belirtmek, ona seçenek yaratmak için kullanılır.

Ostinato- Sürekli.

Ottava- Oktav.

Ouvert- Uver. Açık, net.

*

Z

Z

 

 

Zaman- 1) Ölçü Bölümü. Bir müzik parçasının ölçü bölümü vurularak (tempo) sayılır. 2) Sözlü ya da sözsüz, Türk müziği yapıtlarında, ara kararın verildiği ikinci bölüm.

Zart- Hafif, yumuşak seste.

Zeit- Zaman . Zeitmass- Tempo  Zeitmesser- Zaman ölçer, metronom.

Zelosamente- Acele ederek, çaba göstererek.

Zigeunermusik- Çigan, çingene müziği.

Zoppa- Aksak, Macar halk müziği ritmi.

*

L

L

 

 

 

La- Do ile başlayan doğal gamın altıncı derecesi. Diyapazonun verdiği 870 titreşimli ses.

Lacrimando- Ağlıyormuş gibi.

Ladini- Dinsel olmayan, din dışı müzik.

Lamentoso- Üzgün, acılı.

Langsam- Yavaş, ağır.

Languendo- Yavaşlatarak. Languente aynı anlama gelir.

Languido- Güçsüz, zayıf.

Largamente- Yayılarak, genişleyerek yavaşlama hızı. Largo ile eş anlamda.

Largando- Hızı giderek azaltmak.

Larghetto- Largo’dan hızlıca.

Larghissimo- Largo’ya benzer biçimde fakat ondan daha ağırca.

Largo- Olabildiğince ağır bir hızda. En yavaş tempo.

Lauda- 12.yy’da oratoryonun ilk örneğini oluşturan dinsel müzik türü.

Leader- 1) Orkestrada birinci keman. 2) Yaylılar dörtlüsünde birinci keman. 3) Orkestra yöneticisi.

Lebhaft- Canlı, hareketli.

Legato- Ses ve çalgı müziğinde, notaların kesintisiz birbirini izlemesi gerektiğini belirtir. Bağlı çalınıp ya da söylenmesi gerektiğini belirtir.

Légende- Lejand. Açıklama.

Leggiero- Hafif.

Leicht- Hafif.

Lentando- Ağırlaşarak, yavaşlayarak.

Lento- Yavaş.

Lesto- Kıvrak, oynak.

L.H. – Linge Hand ya da Left Hand – sol El kısaltması.

Libero- Bağımsız, serbest.

Libitum- İsteğe göre.

Libretto- Opera metni.

Liebeslieder- Aşk şarkısı.

Lieblich- Sevimli.

Lied-Lid – Şarkı, hava , ezgi.

Lied Ohne Worte- Sözsüz Lied.

Lieto- Neşeli, sevimli, keyifli. ,

Ligato- Legato.

Loco- Bir müzik yapıtında bir oktav tizden ya da pestten çalınması belirtilmiş bölümün sonuna loco işareti konduğunda, notaların yeniden yazıldıkları değerde çalınacağını belirtir.

Luttuoso- Üzgün, yaslı.

*

 

 

J

J

 

 

Jabadao– Fransa’ da, 4 çift tarafından halka olarak oynanan bir dans.

Jazz- Caz. (C bakınız.)

Jazzman- Caz çalgıcısı.

Jingle- Cingıl, 1) Ölçüsüz kısa eğlenceli şiir. 2) Bu şiirlerden ya da sözlerden bestelenen küçük şarkılar. Reklamlarda kullanılır. Reklam müziği.

Jodeln- Baş sesi ve göğüs sesi ile arasında birden ve keskin atlayışlar yaparak söylemek.

Jondo- Hondo, ispanyol halk müziğinde, sanat değeri yüksek, etkileyici şarkıların genel adı. Endülüs tarzı.

Jonglör- Ortaçağda, Trubadur’ların çaldığı müziğe, şiirler, destanlar okuyarak; masallar anlatarak eşlik eden gezginci oyuncular.

Jota-  Hota. 12. ya da 13. yy’da Aragon’da beliren bir İspanyol halk dansı.

Jöte- Yaylı çalgılarda, yerine göre bir çalış tekniği; sıçrama.

Jube- Kilisede, sahanlıkla koro arasındaki basamaklı bölme.

Juerga- Endülüs tarzı. Müzik eşliğinde yapılan danslı, şarkılı toplantı.

Jungle Style- Caz müziğinde, ilkel çalgılara da yer verilen orkestra düzenlemeleri.

 

  *

D

D

 

 

  1. Re Notası
  2. Destra’nın (Sağ yan) kısa yazılışı.

Da Capo- Baştan, Başa dön işareti. (Da c. ya da D. C. )

Da Segn0- Müzik parçalarının tekrarlanacağını belirten terim.

Dactylion- Eski zamanlarda piyano çalanların parmaklarını güçlendirmek için kullandıkları bir alet.

Dans- Adımları ve bedeni belirli bir müziğin ritmine uydurarak yapılan hareketler.

Dechiffrage- Deşifre. Deşifraj. Notayı ilk görüşte çalmak, çözmek, okumak.

Declamando- Konuşmak ile şarkı söylemek arasında. Bestelenmemiş yapıtları okumak.

Decrescendo- Ses gücünün giderek hafifletilmesi. (decrec.)

Deficiento- Hafifçe ağırlaştırarak.

Delicato- İncelikle.

Delirando- Yanıp tutuşurcasına.

Derece- Seslerin diziliş sırası. Bir sesin önceki ya da sonraki sesle arasındaki ton farkı.

Des- Re Bemol.

Des-Dur- Re Bemol Majör.

Des- Moll- Re Bemol Minör.

Dessus- Dössü. Eskiden Soprano ve mezzo-soprano seslerine verilen ad.

Destra- Sağ, sağ yan.

Destra Mona- Sağ el

Detone-Detonner- Çalanın ya da seslendirenin yanlış tonlama yapıp, ton dışına çıkması.

Diatessaron- Dörtlü aralık. (ör. Do-Fa)

Diatonik- Notaların tam ya da yarım ton farkla sıralanması.

Diese – (Diyez)

Dilettante- Müzik sever. Müzikle zevk için uğraşan, amatör.

Diluendo- Uzatarak.

Diminuendo- Sesin giderek gücünü azaltması. Kısa Yazılışı- dim. (Decrescendo) ile aynı anlamdadır.

Dis- Re diyez. Disis- Re Çift Diyez.

Discantus- 1) Birden çok ses için yazılmış eserlerde en ince parti. 2) Soprano sese verilen isimlerinden biri.

Discordance- Diskordans. Sesler arasındaki uyuşmazlık, yanlışlar.

Discorder- Diskorde. Akoru bilerek bozmak.

Disinvolto- Rahatça, kolay, atak.

Disperato- Umutsuz.

Dissonance- Disonans. Armoni kurallarına göre olmayan. Uyumsuz notaların birleşimi.

Divisi- orkestra müziğinde, aynı çalgılar için yazılmış partisyonların parçalara ayrılması.

Divotamente- Dinsel üslupta. Divoto.

Diyapazon- 1) Bir ses dizisindeki belirli bir sesin oransal yüksekliği. 2) U biçimde çelik, akort aleti.

Diyez- Bir notanın yarım kromatik ses inceleceğini gösteren işaret.

D-Moll- Re minör.

Dogliosamente- Hüzünlü, dertli, kederli.

Dolap- Bir müzik yapıtında tekrarlanan bir bölümün ikinci tekrarında çalınmayacağını belirten işaret.

Dolce- Tatlılıkla.

Dolente- Keder, acı veren.

Dolore- Üzüntü.

Dominant- Müzik dizisinde toniğin beşinci derecesi.

Dörtlü- Kuartet. Değişik dört çalgı ya da ses için yazılmış müzik.

Dur- Majör.

Düet- İkili. 1) İki çalgı ya da iki ses için yazılmış müzik yapıtı. 2) Bu yapıtı yorumlayan ikili.

Düzenleme- Aranjman. Belirli sesler, çalgılar ya da topluluklar için yazılmış bir eserin, başka seslere, çalgılara uyarlanması. Eserde yapılan düzenlemeler, değişiklikler.

 

*

 

B

B

 

 

  1. Si Notası
  2. Perde değiştiren (transpoze) Çalgıların üzerindeki işaret
  3. Basso, Bemol ve Bekar'ın kısa yazılışı.

Baborak- Bohemya halk dansları. (Baboraçka)

Bagatelle- Yalın ve kısa müzik parçaları.

Baget- 1) değnek, çubuk. 2)  Vurgulu çalgıların sopaları. 3) Yayların ağaç gövdesi.

Bağ- Notaların sürekli, aralıklı vermeden çalınacağını belirten işaret. Yaylı çalgılarda, yayın sürekli çekilmesi, piyano da ise parmakların kalkmadan çalınması.

Ballade- Balad. Kısa dans şarkısı.

Bariton- 1) Tenor ile Bas erkek sesinin arasındaki ses. 2) 18.yy'da kullanılan kemana benzer çalgı. 3)  Sakshorn ve saksofon ailesinden bariton tonundaki üflemeli çalgılar.

Barre- BAr. Portede ölçüleri birbirinden ayıran çizgi. Ölçü çizgisi.

Bas- En kalın erkek sesine verilen isim.  2) Müzik parçalarında ana temaya eşlik eden bölüm. 3) Üflemeli çalgılarda mi bemol ve si bemol olarak iki ayrılan grup. (Bas TUBA)

Bassetto- Küçük, kısa bir bas partisi.

Basso Continuo- Sürekli bas eşliği.

Basso Ripieno- Eşlik eden bas.

Baş Sesi-  Gırtlağı zorlayarak çıkartılan tiz sesler.

Baton- Orkestra şeflerinin ritim tutmak amacıyla kullandıkları sopa.

B-Dur- Si bemol Majör.

Bekar- Değiştirme işareti kullanılmış bir notayı doğal haline döndüren işaret.

Bel Canto- Güzel şarkı.

Belebend- Giderek hızlanma.

Belebt- Canlı, Coşkulu.

Bemol- Bir notanın yarım ses kalınlaşması gerektiğini gösteren işaret.

Ben- İyice. Yanına gelen başka terimlerle kullanılır. (ör. Ben Tenuto- İyice ölçerek)

Ben Legato- İyice bağlayarak.

Berceuse- Ninni.

Beste- Bir kişinin yarattığı eser, kompozisyon, müzik yapıtı.

Besteci- Beste yapan kişi, müzik yapıtını oluşturan.

Bestimmt- Belirli.

Beşli- 1) Kentet. Beş çalgı veya ses için yazılmış müzik eseri. 2) Beş çalgıdan oluşan topluluk. 3) Beş solistin orkestra eşliğinde ya da eşliksiz sırayla sahne yapması.

Bevegt- Canlı, hareketli.

Bicinium- 1)  Ses ya da çalgı için 16. yy'da yazılan iki bölümlü müzik parçaları. 2) İki korno ve iki trompet için yazılan kısa parçalar. 3) Klavsende, iki sesli çeşitlemeler.

Birlik- Müzikte ana temel zaman sayılan en yüksek değerdeki nota biçimi. Birlik nota 4 vuruş zamanlıdır. Diğer nota biçimleri birlik notanın bölünmesiyle meydana gelir.

Bis- 1) Yine tekrar. Konser sonrası sanatçının, dinleyiciler tarafından çok beğenilmesi üzerine kısa bir parça daha çalarak beğeniye karşılık vermesi. 2) Nota yazısında bölümün tekrar çalınacağını gösterir.

BL- Trompet, kornet, tuba gibi üflemeli çalgıların, piyano partilerinde kısa yazılışı.

Blues- Amerikan zencilerinin hüzünlü halk şarkıları. Caz müziği çok etkilenmiştir.

B-Moll- Si bemol minör.

Bocal- Bazı üflemeli çalgıların ağza gelen bölümü.

Bocca Chiusa- Dudaklar kapalı, mırıldanarak şarkı söylemek.

Bodon- Çıngıraklı Davul.

Bolero- İspanyol Halk Dansı.

Bongo- Yan yana iliştirilmiş iki küçük davulcuk.

Boogie-Woogie - Caz müziğinde bir piyano çalış biçimi. Sonraları caz türüne dönüştü.

Bourree- Burre- Bach, Handel gibi ünlü bestecilerin yapıtlarında yer verdiği çok eski bir Fransız halk dansı.

Bozlak- Uzun hava.

BR. - Viyolanın kısa yazılışı. İtalyanlar, viyolaya Braccio dediğinden bu kısaltma kullanılmıştır.

Bravoure (Bravur) - Yüreklilik, Hüner. Bir sanatçıya ya da sanat yapıtına duyulan hayranlığı belirtir.

Brillante- Parlak, ışıltılı.

Brindisi- İçki masasında söylenen şarkı. Verdi'nin operalarında örneklerini görebiliriz.

Brio- Canlı, coşkulu,.

Buffet- Büfe- Klasik orgun, ses boruları dışında kalan; işletici düzeneğini koruyan büyük dolap.

Buffo- Güldürücü, komik.

Buffa- Komik Opera.

Burla- şakacı, Alla Burla- Şakacı biçimde.

Burlesca- Alaycı, şakacı nitelikteki müzikli sahne yapıtı.

 

 

*