Etiket arşivi: piyano dersi istanbul
Evgeny Grinko ( Jane MARYAM) Sayfa 2
Genç Müzisyenlere Nasihatlar
Robert Schumann' dan Genç Müzisyenlere Öğütler
- Kulak terbiyesine çok önem verilmelidir. Küçük yaşlardan itibaren sesleri ve tonaliteleri tanımaya çalışılmalıdır. Bir kilise çanının, pencere camının ve kuş cıvıltılarının verdiği ses bulmaya çalış.
- Devamlı bir şekilde gamlara ve diğer parmak egzersizlerine çalış. Fakat ileri yaşına kadar günde birkaç saatini teknik çalışmaya hasredip böylelikle olgun bir icra kudretine erişeceklerini sananlar çoktur; Bu hal, alfabeyi her gün biraz daha hızlı okumak için uğraşmaya benzer. Vaktinizi daha iyi kullanınız.
- İyi sayınız. Nice virtüözlerin çalışı, sarhoş bir adamın yürüyüşüne benzer. Onları taklit etmeyiniz.
- Armoni kaidelerini erkenden öğreniniz.
- Müzik teorisi, şifreli bas, kontrpuan vs. gibi isimlerden ürkmeyiniz. Onlarla dost olunuz, karşılık dostluk göreceksiniz.
- Yarım yamalak çalışmayınız. Her zaman hevesle çalışınız ve eserleri hiçbir zaman yarım bırakmayınız.
- Ağırlaşmak ve acele etmek iki büyük hatadır.
- Kolay eserleri iyi ve güzel bir şekilde çalmaya gayret ediniz. Bu güç bir eseri kötü çalmaktan daha iyidir.
- Her zaman iyi akort edilmiş alet üzerinde çalışınız.
- Bir eseri yalnız parmaklarla öğrenmek kafi değildir. Onu piyanosuz, şarkı halinde de söyleyebilmelisiniz. Muhayyelenizi işletiniz; öyle ki, bir eserin yalnız melodisini değil, armonisini ve akorlarını da ezbere almalısınız.
11. Sesiniz az da olsa, eseri piyanonun yardımı olmadan ilk görüşte okumaya alışınız; böylelikle kulağın hassasiyeti daima artacaktır. İyi bir sesiniz varsa, onu inkişaf ettirmek fırsatını kaçırmayınız. Bunu tanrının size bağışladığı en büyük armağan olarak telakki ediniz.
12. Kağıt üzerinde yazılı müziği anlayabilecek mertebeye çıkılmalıdır.
13. Çalarken sizi dinleyenlerle alakadar olmayınız.
14. Yanınızda hep bir üstat sizi dinliyormuş gibi çalınız.
15. Karşınıza ilk defa olarak çalacağınız bir eser çıkarsa onu önce okuyunuz.
16. Günlük müzik çalışmanızdan sonra yorgunluk hissediyorsanız, kafanızı daha ziyade yormayınız. İsteksiz ve neşesiz çalışmaktansa, dinlenmek evladır.
17. Yaş ilerledikçe eserleri "Modası Var" diye çalmayınız. Vakit kıymetlidir. Güzel eserlerin hepsini öğrenmek lazım gelseydi yüz defa yaşamamız gerekirdi.
18. Vücut gibi zekanın gıdası da basit ve kuvvetlendirici olmalıdır. Büyük bestekarlar kendilerinden sonra gelenleri düşünmüşlerdir. Onlara başvurunuz.
19. Kötü eserleri yaymamalısınız; bilakis onları reddetmelisiniz.
20. Kötü eserleri ne çalınız, ne de mecbur kalmadıkça dinleyiniz.
21. İcrada "Gösterişli Çalışa" özenmeyiniz. Eserde bestekarın düşünmüş olduğu tesirleri ifade etmeye çabalayınız. Başka şey aranmamalıdır. Fazlası karikatür olur.
22. Tanınmış bestekarların eserlerinde değişiklik yapmak, bazı sesleri çıkarmak veya aralara yeni çalış üslubuna uygun süslemeler sokuşturmak ayıp sayılmalıdır. Böyle şeyler sanata yapılacak en büyük hakaretlerdir.
23. Çalışacağınız eserlerin seçimi hususunda daha yaşlı müzisyenlere danışınız, zamandan tasarruf edersiniz.
24. Büyük bestekarların mühim eserlerini peyderpey tanımalısınız.
25. Kendilerine büyük virtüöz süsü vermiş olan kimselerin topladıkları alkış, sizi yanlış yola sürüklemesin. Halkın takdirinden fazla sanatkarın takdirine önem veriniz.
26. Bütün moda haline gelmiş şeyler, o modanın değişmesiyle ortadan kalkarlar; onları kullanmakla ihtiyarlığınıza kadar devam ederseniz dar fikirli olursunuz, kimse size ehemniyet vermez.
27. Şunun bunun önünde çalmak faydadan ziyade zarar verir. Önünde çalacağınız kimseleri seçiniz; fakat kendinizi mahcup düşürteceğini hissettiğiniz bir eseri katiyen çalmayınız.
28. Düo, trio, vs. gibi "beraber çalma" fırsatlarını kaçırmayınız. Bu, çalışınızı akıcı ve hareketli bir hale getirir. Muganiyelere de sık refakat ediniz.
29. Herkes birinci keman çalmak isteseydi hiçbir orkestra kurulmazdı. Her müzisyen kendi yerini bulmalıdır.
30. Çaldığınız aleti seviniz, fakat "bir tanedir", "en yükseğidir" diye böbürlenmeyiniz. O alet gibi başka aletlerin de mevcut olduğunu ve hepsinin onun kadar iyi olduklarını unutmayınız. Şunu da unutmayalım ki, ses sanatkarları vardır ve en yüksek müzik, koro ve orkestra ile ifade edilir.
31. Yaşlandıkça virtüözlük hevesinden ziyade "partisyonlar"la meşgul olunuz.
32. Kıymetli üstadların ve bilhassa Bach'ın füglerini dikkatle çalınız. Onun "kırk sekiz" prelüd ve fügü günlük ekmeğiniz olsun! Böylelikle muhakkak iyi bir müzisyen olursunuz.
33. Arkadaşlarınız arasında, sizden daha çok bilenleri arayınız.
34. Müzik çalışmalarınızdan yoruldukça, dinlenmek için şiir okuyunuz. Sık sık açık hava gezininiz.
35. Muganiyelerden çok şey öğrenebilirsiniz, fakat her söylediklerine inanmayınız.
36. Dünya büyüktür. Mütevazi olunuz. Sizden evvelkilerin düşünüp bulamadıklarını siz de henüz keşfedemediniz. Eğer keşfettiyseniz, bunu başkalarıyla paylaşacağınız bir tanrı hediyesi olarak telakki ediniz.
37. Müzik tarihini öğrenmek-muhtelif devirlerin şaheserlerini dinlemek şartıyla- sizi kibir ve gösterişten çabucak kurtaracaktır.
38. Org aletini çalmak fırsatını kaçırmayınız. Bestenin kötüsünü ve tekniğin kusurlarını belirten biricik alet org'dur.
39. Korolarda şarkı söyleyiniz, bilhassa orta partileri söyleyiniz. Bu müzik kültürünüzü geliştirecektir.
40. Müzisyen olmak ne demektir? Eseri, gözler notada, güçlükle bitirebiliyorsanız; (sahife çeviren yanlışlıkla bir yerine iki çevirince) esere devam edemeyip yarıda kalırsanız, müzisyen sayılmazsınız. Buna mukabil yeni bir eseri çalarken ilerde ne geleceğini az çok tahmin edebilirseniz; bildiğiniz bir eser zihninize yerleşmişse; yani, bir kelime ile,müziği yalnız parmaklarınızla değil, kafanızda ve kalbinizde hissedebiliyorsanız, işte o zaman "müzisyen" adını kazanabilirsiniz.
41. Fakat iyi bir müzisyen olmanın sırrı nedir? Aziz öğrenci, en mühim şey, iyi bir kulağa ve çabuk kavrama kabiliyetine sahip bulunmaktır. İstidat gelişebilir ve yükselir de. Bu meziyetler ise, günlerce kapanıp mekanik çalışmalara bağlanmakla değil, geniş müzik temasları ve sık sık koro ve orkestra dinlemekle sağlanır.
42. İnsan sesinin sınırlarını ve dört çeşidini erkenden ve doğru olarak öğreniniz; Koroda bunları iyi takip ediniz. Sesin hangi kısımlarda kuvvetli, hangi yerlerde hafif ve yumuşak çıktığını dikkatle öğreniniz.
43. Halk şarkılarını iyi dinleyiniz; bunlar en güzel melodilerin kaynağıdır ve her milletin karakterini taşırlar.
44. Eski anahtarlarla okumayı hemen öğreniniz. Aksi taktirde geçmiş zamanların birçok hazinelerini keşfedemeyeceksiniz.
45. Erkenden, değişik aletlerin ses renklerini ve karakterlerini inceleyiniz; her birinin özel sesini kulağınızda duymaya çalışınız.
46. İyi operalar seyrediniz.
47. Eski şeylere karşı saygı besleyiniz; fakat, yeniler içinde samimi olunuz. Tanımadığınız şahsiyetler hakkında araştırmadan hüküm vermeyiniz.
48. Bir eser hakkındaki kararınızı daha ilk dinleyişte vermeyiniz, ilkten hoşa giden her şey muhakkak iyi olmayabilir. Üstadların eserleri tetkik edebilmelidir. Bir çok hakikatları ancak yaşlandıkça anlayacaksınız.
49. Besteler hakkında hüküm yürütürken, "hakiki sanat severler için yazılan" ile "amatörleri eğlendirmek maksadıyla yazılan" eserleri ayırt etmelisiniz. Birincilerin tarafını tutunuz, diğerlerine karşı hiddet göstermeyiniz.
50. "Melodi" amatörlerin "harp şarkısıdır." Ve doğrusunu söylemek lazım gelirse melodisiz müzik de olamaz. fakat, melodiyi hangi manada anladıklarına dikkat ediniz; Onlarda "melodi" yalnız kolayca anlaşılabilen ve hoş bir ritmi olanıdır. Başka çeşit melodiler de vardır. Bach, Mozart ve Beethoven'ı işittiğiniz zaman böylesine melodiler binbir değişik renklerle karşınıza çıkar. İtalyan operalar melodilerinden az zaman sonra bıkacaksınız.
51. Eğer piyanoda küçük melodiler sıralayabiliyorsanız, bu az da olsa bir muvaffakiyet sayılır, bu melodiler eğer içten ve eğer piyanonun yardımı olmaksızın geliyorsa daha çok sevininiz. Çünkü, bu sizin müzik duygunuzu canlandıracaktır. Parmaklar, kafanın istediğini yapmalıdır, tersi olamaz.
52. Bestelemeye başlayınca her şeyi kafadan yapınız. Bir eseri iyice meydana çıkarmadan alet üzerinde çalmayınız. Müzik eğer ruhunuzdan fışkırmışsa, eğer onu tamamen hissetmişseniz, başkalarını da tesir edecektir.
53. Doğuştan geniş bir muhayyele sahipseniz, yalnız kaldığınız saatlerde, piyanoya oturup içinizde yanan ateşi armonilerle ifade etmeye gayret ediniz, ve hisleriniz ne kadar gizli olurlarsa (sihirli alemlere dalar gibi olduğunuz anlarda) armoni dünyası da size o kadar esrarengiz görünecektir. Böyle saatler gençliğin en mesut anlarıdır. Fakat sizi yanlış yollara götürecek, kuvvet ve zamanınızı hayallerle kaybettirecek duygulara kendinizi çok kaptırmaktan kaçınınız. Bir eserin hazırlanması ve temiz ifade kudreti yalnız belli ve açık bir yazı şekliyle elde edilir. Hayalperest olacağınıza kaleminizi işletiniz.
54. Orkestra idaresi sanatıyla meşgul ol. İyi orkestra şeflerini sık seyret; hatta idareyi zihninde kendi kendine ve beraberce yap. Bu seni doğruluğa götürecektir.
55. Sanatları ve fenleri öğrendiği gibi hayatı da tetkik et.
56. Ahlak kaideleri sanat kanunlarının aynısır.
57. Çalışkanlık ve azim sayesinde daima yükseleceksin.
58. Birkaç kuruş kıymetinde olan bir kilo demirle, binlerce saat yayı yapılıyor; böylelikle bu demirin kıymeti yüz bin defa artıyor. Allahın sana ihsan ettiği kiloyu dikkat ve azami istifade ile kullan.
59. İstek olmazsa sanatta doğruluğa erişilemez.
60. Sanat yalnız zenginlerin yapabileceği bir şey değildir. Her zaman daha büyük bir artist olmaya gayret et; diğer isteklerin kendiliğinden olacaktır.
61. Bir eserin ruhunu ancak onun formunu anladıktan sonra kavrayacaksın.
62. Dahiyi belki de yalnız dahi olan anlar.
63. Olgun bir müzisyen "en karışık orkestra eserinin notasını ilk dinleyişte bile göz önüne getirebilmeli" denilmiştir. Bu, tasavvur edilebilecek en yüksek mertebedir.
64. ÖĞRENMENİN SONU YOKTUR !!
Fazıl Say
1970 yılında Ankara’da doğan Fazıl Say, Ankara Devlet Konservatuvarı’nda piyano ve bestecilik eğitimi gördü.
17 yaşında, Düsseldorf’taki Robert Schumann Enstitüsü’nde ünlü piyanist ve pedagog David Levine ile beş yıl çalışmasını sağlayacak olan DAAD bursunu kazandı.
1992-1995 yılları arasındaki öğrenimini Berlin Konservatuvarı’nda sürdürdü. 1994 yılında “Genç Konser Sanatçıları Uluslararası Seçmeler Ödülü” nü kazanmasının ardından uluslararası kariyerinde hızlı bir yükselişe geçti.
Bugüne değin, Amsterdam Concertgebouw, Berlin Philharmonie, Vienna Musikverein, Tokyo Suntory Hall, New York Carnegie Hall ve Avery Fisher Hall gibi prestijli salonlarda; New York, İsrail, Baltimore, St.Petersburg ve BBC filarmoni orkestraları, Fransız Ulusal Orkestrası, Amsterdam Kraliyet Concertgebouw Orkestrası gibi dünyaca ünlü topluluklar eşliğinde çalan Say; Lucerne, Ruhr, Rheingau, Salzburg, Verbier, Montpellier ve Bonn Beethoven festivallerinde defalarca sahneye çıktı.
2004 yılında kemancı Maksim Vengerov ile 2006 yılında Akiko Suwanai ile Avrupa, ABD ve Asya turnelerine çıkan Say’ın son yıllardaki oda müziği partneri, ünlü Moldovalı kemancı Patricia Kopaçinskaya’dır.
Caz tutkusuyla da bilinen Fazıl Say, Türk Ney virtüözü Kudsi Ergüner ile “Worldjazz” adlı bir dörtlü oluşturdu. Klasik müzik ve caz müziği dışında, popüler müzik ve halk müziği alanlarında da birçok ünlü isimle sahne almıştır.
Fazıl Say, çok iyi bir piyanist olmasının yanında aynı zamanda da çok iyi bir bestecidir. Besteleri tüm dünyada büyük yankı uyandırmaktadır.
Piyano ve keman için yazdığı konçertoları, çeşitli Oratoryoları (Nazım, Metin Altıok Ağıtı, Truva v.b), senfonileri, ve çeşitli adaptasyonları bulunmaktadır.
Besteleri tüm dünyada dinlenilen ve dünyaca ünlü orkestralar tarafından seslendirilen Fazıl Say, ülkemiz adına gurur kaynağı bir sanatçıdır. Uzun zaman yurt dışında yaşamış olmasına rağmen ülke ve vatan sevgisi ağır basmış ve İstanbul’da dönmüş ve burada yaşamaya devam etmektedir.
Piyanist Ece Dağıstanlı ile evli olan Fazıl Say’ın, Kumru adında bir de kızı vardır.
W
W
W.- İngilizce partisyonlarda V v. (kemanlar) kısaltması yerine kullanılır.
Weiberstimme- Kadın sesi.
Weich- Minör, hafif, yumuşak.
Weihnachtslied- Christmas ilahisi.
Weise- Ezgi, melodi.
Wenig- Az. Ein wenig- Biraz.
Wieder- Tekrar. Wiederanfangen- Baştan.
*
N
N
Nachtmusik- Gece müziği, noktürn.
Nağme- Güzel uyumlu ses, ezgi. Ezgi bölümü, nota.
Nakarat- Bir şarkıda her kıtadan sonra sözleri ve bestesi değişmeden tekrarlanan bölüm.
Napoliten- Napoli ile ilgili, Napoli üslubunda.
Napoliten Şarkı- Napoli balıkçılarının söylediği halk şarkıları.
Nationalhymne- Ulusal Marş.
Negligente- Önemsemeden. Negligentemente: Eş anlamda.
Netto- Net, belirgin, tane tane.
Neuma- 9.-13. yüzyıllar arasında nota yazısı yerine kullanılan işaretler. Üst üstte noktalar ya da gramer vurgularını belirleyen yazım işaretlerinden oluşurdu. Kilise ilahilerinin üzerine konan bu işaretler ezgiyi hatırlamaya yarardı.
Nobile- Soylu, Nobilemente- Soylulara yaraşır biçimde.
Noch- Daha. Noch Schneller: Daha Çabuk.
Noel- Noel Yortusu ( Hristiyanların dinsel bayramı) üzerine yazılan Fransız Halk Şarkısı.
Noktalama- Bir müzik notasında yer alan noktalar, durakları, müzik cümlelerinin bölüneceği yerleri, notaların değerinde yapılacak uzatma ya da kısaltmaları, susma süresini, başa dönülecek yerleri belirlemeye yarar.
Noktürn- Gece müziği anlamına gelen fakat çeşitli müzik cümlelerini tanımlayan bir terim.
Non- Değil. Non Troppo- Çok Değil.
Nonetto- Dokuz sesli müzik parçası.
Nota- Sesleri okumak için kullanılan müzik yazısı.
Notalama- Nota sistemi.
Notalamak- Bir müzik parçasını notaya dönüştürmek, kağıda dökmek.
Novellette- Öykü anlamındaki Novello’dan türettiği bu sözcüğü Schumann, 1838’de yazdığı sekiz piyano parçasına ( kadın şarkıcı Clara Novello’nun adını anımsattığı için) başlık olarak kullanmıştı.
Nutrito- Dolgun (Ses Yönünden) .
*
O
O
O- Yaylı çalgılarda sıfır rakamı karşılığına gelir ve açık telde çalınacağını belirtir.
Ob.- Obua’nın kısa yazılışı.
Od- Şarkı gibi söylenmek üzere yazılmış lirik şiirler. Bu şiirlerle söylenen şarkılar.
Oda Müziği- 18. yüzyıldan sonra, özel toplantılarda az sayıda çalgılar tarafından çalınmak üzere yazılmış müzik. Fransız sarayında başladı. Günümüzde, çeşitli çalgılar için yazılmış üçlü, dörtlü, beşli ve altılılar; bir ya da daha çok çalgı için bestelenmiş sonatlar, solo ya da eşlikli aryalar, küçük orkestralar için yazılmış her türlü parçalar oda müziği kapsamına girmektedir.
Oda Orkestrası- Oda müziği olarak yazılmış ya da bu amaçla yeniden düzenlenmiş yapıtları çalan topluluk. Genellikle yalnızca yaylı çalgılardan oluşan küçük orkestra.
Odeon- Ode: Şarkı’dan. Eski Yunansitan’da konser binası.
Ode-Symphonie- Od-Senfoni. Korolu senfoni anlamında. genellikle koral senfoni deyimi kullanılır.
Odeum- Konser Salonu.
Oeuvre- Yapıt, eser. Bir bestecinin sayılanmış yapıtı.
Ohne- Birçok müzik terimiyle birlikte kullanılan olumsuzluk eki. Ör. Ohne Eile- Acele etmeden.
Oktav- Sekiz sesli aralık. Ör. Do – Do (sekiz ses üstündeki ya da altındaki )
Oktet- Sekiz çalgı ya da sekiz üyeli topluluk için yazılmış müzik parçası. Sekiz çalgıdan oluşan topluluk.
Oktol- Sekizleme.
Okuyucu- 1) Ses sanatçı. Şarkı ya da türkü söyleyen kimse. 2) Herhangi bir yöntemle (akustik ya da elektro akustik) kaydedilmiş sesleri (plak, bant, disk vs.) yeniden ses dönüştüren aygıt.
Ole- 3/8 ‘lik ölçüde, orta hızda bir İspanyol dansı. İspanyollara özgü coşku, övgü, sevinç, yüreklendirme ünlemi.
Omolog- 1) Dereceleri eşit, adları farklı sesler. Do diyez, Re bemol. 2) Ton farkları eşit orandaki sesler. Do-re ya da fa-sol gibi.
Onaltılık- Çift çengel işaretiyle belirtilen nota. Bir’lik notanın onaltıda biri değerinde olan, süresi sekizliğin yarısına eşit bulunan nota.
Onaltılık Es- Onaltılık nota değerinde susulacağını belirtir.
Onbeşli- Çift Oktav. İki nota arasındaki on beş derecelik aralık.
Onomatope- Ses müziğinde anlam aranmaksızın kullanılan ses ve heceler. Ör: Tral la la la …
Op. – Opus’un kısa yazılışı .
Opera- 1) Sözlerinin tümü ya da çoğu şarkıyla söylenen müzikli tiyatro yapıtı. 2) Bu yapıtı uygulayan sanatçı topluluğu. 3) Bu gibi yapıtların sahnelendiği yer, bina.
Opera-Bale – Dansın dramatik anlatımından daha geniş yer aldığı opera türü.
Opera Buffa- Güldürücü Opera.
Opera Sacra- Dinsel konulu opera.
Opera Semiseria- Yarı ciddi opera.
Opera Seria- Ciddi opera.
Operet- İçinde konuşmalı bölümlerin de yer aldığı, eğlenceli, hafif konulu sahne yapıtı.
Operist- Opera söyleyen şarkıcı.
Opus- Yapıt anlamındaki opera sözcüğünün çoğulu, yapıtlar. 17.Yüzyıldan bu yana ise, besteciler bestelerini yapış sırasına göre numaralandırılması için kullanılır.
Oratoryo- Solo sesler, koro ve orkestra için yazılmış, oyun öğesi bulunmayan, kutsal nitelikte müzik yapıtı.
Organetto- Taşınabilir, küçük org. Portatif.
Organoloji- Çalgıların tarihini konu edinen bilim dalı.
Organon- Çalgı, alet. Org.
Organum- Diafoni de denir. Çok sesli müzikte kullanılan en eski armoni ve kontrpuan biçimi.
Org Noktası- Ölçüyü bir nota üstünde askıda bırakan ve duraklama süresinin isteğe göre uzayacağını belirten işaret.
Orkestra- 1) Yaylı ve üflemeli çalgılar topluluğu. 2) Eski Yunan tiyatrolarında, sahne ve seyirciler arasındaki çember biçiminde koro yeri. 3) Kimi tiyatroların birinci karında sahne ya da perdeye en yakın koltuklara verilen ad.
Ornamento- Süsleme
Ossia- Zor bir müzik cümlesinin yorumcusunun kolayına nasıl gelirse öyle çalabileceğini belirtmek, ona seçenek yaratmak için kullanılır.
Ostinato- Sürekli.
Ottava- Oktav.
Ouvert- Uver. Açık, net.
*
Ü
Ü
Übung- Çalışma.
Üçgen- Çelik çubuktan yapılma, eşkenar üçgen biçiminde vurmalı çalgı. Triangel.
Üçleme- 1) Aynı ritimde ve iki zamanlı üç notadan oluşan grup. 2) Konuları birbirini izleyen üç yapıttan oluşan dizi.
Üçlü- Üç bölümden oluşan müzik yapıtı. Üç ses ya da üç çalgı için yazılmış müzik yapıtı ve bu müzik yapıtlarını seslendiren müzik grubu.
İki tonluk ve Bir buçuk tonluk armonik ya da melodik aralık.
Üçlü Zaman- 3/8, 3/4, 3/2 gibi basit, ya da 9/8 gibi bileşik ölçü.
Üslup- Bir çağa, bir sanatçıya ya da bir ülkeye özgü teknik, renk, biçimlendirme ve söyleyiş özelliği, biçem.
*
Y
Z
Z
Zaman- 1) Ölçü Bölümü. Bir müzik parçasının ölçü bölümü vurularak (tempo) sayılır. 2) Sözlü ya da sözsüz, Türk müziği yapıtlarında, ara kararın verildiği ikinci bölüm.
Zart- Hafif, yumuşak seste.
Zeit- Zaman . Zeitmass- Tempo Zeitmesser- Zaman ölçer, metronom.
Zelosamente- Acele ederek, çaba göstererek.
Zigeunermusik- Çigan, çingene müziği.
Zoppa- Aksak, Macar halk müziği ritmi.