Etiket arşivi: robertschumann

Genç Müzisyenlere Nasihatlar

Robert Schumann (1810-1856)

Robert Schumann' dan Genç Müzisyenlere Öğütler

  1.  Kulak terbiyesine çok önem verilmelidir. Küçük yaşlardan itibaren sesleri ve tonaliteleri tanımaya çalışılmalıdır. Bir kilise çanının, pencere camının ve kuş cıvıltılarının verdiği ses bulmaya çalış.

  2. Devamlı bir şekilde gamlara ve diğer parmak egzersizlerine çalış. Fakat ileri yaşına kadar günde birkaç saatini teknik çalışmaya hasredip böylelikle olgun bir icra kudretine erişeceklerini sananlar çoktur; Bu hal, alfabeyi her gün biraz daha hızlı okumak için uğraşmaya benzer. Vaktinizi daha iyi kullanınız.

  3. İyi sayınız. Nice virtüözlerin çalışı, sarhoş bir adamın yürüyüşüne benzer. Onları taklit etmeyiniz.

  4. Armoni kaidelerini erkenden öğreniniz.

  5. Müzik teorisi, şifreli bas, kontrpuan vs. gibi isimlerden ürkmeyiniz. Onlarla dost olunuz, karşılık dostluk göreceksiniz.

  6. Yarım yamalak çalışmayınız. Her zaman hevesle çalışınız ve eserleri hiçbir zaman yarım bırakmayınız.

  7. Ağırlaşmak ve acele etmek iki büyük hatadır.

  8. Kolay eserleri iyi ve güzel bir şekilde çalmaya gayret ediniz. Bu güç bir eseri kötü çalmaktan daha iyidir.

  9. Her zaman iyi akort edilmiş alet üzerinde çalışınız.

  10. Bir eseri yalnız parmaklarla öğrenmek kafi değildir. Onu piyanosuz, şarkı halinde de söyleyebilmelisiniz. Muhayyelenizi işletiniz; öyle ki, bir eserin yalnız melodisini değil, armonisini ve akorlarını da ezbere almalısınız.

11. Sesiniz az da olsa, eseri piyanonun yardımı olmadan ilk görüşte okumaya alışınız; böylelikle kulağın hassasiyeti daima artacaktır. İyi bir sesiniz varsa, onu inkişaf ettirmek fırsatını kaçırmayınız. Bunu tanrının size bağışladığı en büyük armağan olarak telakki ediniz.


12. Kağıt üzerinde yazılı müziği anlayabilecek mertebeye çıkılmalıdır.


13. Çalarken sizi dinleyenlerle alakadar olmayınız.


14. Yanınızda hep bir üstat sizi dinliyormuş gibi çalınız.


15. Karşınıza ilk defa olarak çalacağınız bir eser çıkarsa onu önce okuyunuz.


16. Günlük müzik çalışmanızdan sonra yorgunluk hissediyorsanız, kafanızı daha ziyade yormayınız. İsteksiz ve neşesiz çalışmaktansa, dinlenmek evladır.


17. Yaş ilerledikçe eserleri "Modası Var" diye çalmayınız. Vakit kıymetlidir. Güzel eserlerin hepsini öğrenmek lazım gelseydi yüz defa yaşamamız gerekirdi.


18. Vücut gibi zekanın gıdası da basit ve kuvvetlendirici olmalıdır. Büyük bestekarlar kendilerinden sonra gelenleri düşünmüşlerdir. Onlara başvurunuz.


19. Kötü eserleri yaymamalısınız; bilakis onları reddetmelisiniz.


20. Kötü eserleri ne çalınız, ne de mecbur kalmadıkça dinleyiniz.

21. İcrada "Gösterişli Çalışa" özenmeyiniz. Eserde bestekarın düşünmüş olduğu tesirleri ifade etmeye çabalayınız. Başka şey aranmamalıdır. Fazlası karikatür olur.


22. Tanınmış bestekarların eserlerinde değişiklik yapmak, bazı sesleri çıkarmak veya aralara yeni çalış üslubuna uygun süslemeler sokuşturmak ayıp sayılmalıdır. Böyle şeyler sanata yapılacak en büyük hakaretlerdir.


23. Çalışacağınız eserlerin seçimi hususunda daha yaşlı müzisyenlere danışınız, zamandan tasarruf edersiniz.


24. Büyük bestekarların mühim eserlerini peyderpey tanımalısınız.


25. Kendilerine büyük virtüöz süsü vermiş olan kimselerin topladıkları alkış, sizi yanlış yola sürüklemesin. Halkın takdirinden fazla sanatkarın takdirine önem veriniz.


26. Bütün moda haline gelmiş şeyler, o modanın değişmesiyle ortadan kalkarlar; onları kullanmakla ihtiyarlığınıza kadar devam ederseniz dar fikirli olursunuz, kimse size ehemniyet vermez.


27. Şunun bunun önünde çalmak faydadan ziyade zarar verir. Önünde çalacağınız kimseleri seçiniz; fakat kendinizi mahcup düşürteceğini hissettiğiniz bir eseri katiyen çalmayınız.


28. Düo, trio, vs. gibi "beraber çalma" fırsatlarını kaçırmayınız. Bu, çalışınızı akıcı ve hareketli bir hale getirir. Muganiyelere de sık refakat ediniz.


29. Herkes birinci keman çalmak isteseydi hiçbir orkestra kurulmazdı. Her müzisyen kendi yerini bulmalıdır.


30. Çaldığınız aleti seviniz, fakat "bir tanedir", "en yükseğidir" diye böbürlenmeyiniz. O alet gibi başka aletlerin de mevcut olduğunu ve hepsinin onun kadar iyi olduklarını unutmayınız. Şunu da unutmayalım ki, ses sanatkarları vardır ve en yüksek müzik, koro ve orkestra ile ifade edilir.

31. Yaşlandıkça virtüözlük hevesinden ziyade "partisyonlar"la meşgul olunuz.


32. Kıymetli üstadların ve bilhassa Bach'ın füglerini dikkatle çalınız. Onun "kırk sekiz" prelüd ve fügü günlük ekmeğiniz olsun! Böylelikle muhakkak iyi bir müzisyen olursunuz.


33. Arkadaşlarınız arasında, sizden daha çok bilenleri arayınız.


34. Müzik çalışmalarınızdan yoruldukça, dinlenmek için şiir okuyunuz. Sık sık açık hava gezininiz.


35. Muganiyelerden çok şey öğrenebilirsiniz, fakat her söylediklerine inanmayınız.


36. Dünya büyüktür. Mütevazi olunuz. Sizden evvelkilerin düşünüp bulamadıklarını siz de henüz keşfedemediniz. Eğer keşfettiyseniz, bunu başkalarıyla paylaşacağınız bir tanrı hediyesi olarak telakki ediniz.


37. Müzik tarihini öğrenmek-muhtelif devirlerin şaheserlerini dinlemek şartıyla- sizi kibir ve gösterişten çabucak kurtaracaktır.


38. Org aletini çalmak fırsatını kaçırmayınız. Bestenin kötüsünü ve tekniğin kusurlarını belirten biricik alet org'dur.


39. Korolarda şarkı söyleyiniz, bilhassa orta partileri söyleyiniz. Bu müzik kültürünüzü geliştirecektir.


40. Müzisyen olmak ne demektir? Eseri, gözler notada, güçlükle bitirebiliyorsanız; (sahife çeviren yanlışlıkla bir yerine iki çevirince) esere devam edemeyip yarıda kalırsanız, müzisyen sayılmazsınız. Buna mukabil yeni bir eseri çalarken ilerde ne geleceğini az çok tahmin edebilirseniz; bildiğiniz bir eser zihninize yerleşmişse; yani, bir kelime ile,müziği yalnız parmaklarınızla değil, kafanızda ve kalbinizde hissedebiliyorsanız, işte o zaman "müzisyen" adını kazanabilirsiniz.


41. Fakat iyi bir müzisyen olmanın sırrı nedir? Aziz öğrenci, en mühim şey, iyi bir kulağa ve çabuk kavrama kabiliyetine sahip bulunmaktır. İstidat gelişebilir ve yükselir de. Bu meziyetler ise, günlerce kapanıp mekanik çalışmalara bağlanmakla değil, geniş müzik temasları ve sık sık koro ve orkestra dinlemekle sağlanır.


42. İnsan sesinin sınırlarını ve dört çeşidini erkenden ve doğru olarak öğreniniz; Koroda bunları iyi takip ediniz. Sesin hangi kısımlarda kuvvetli, hangi yerlerde hafif ve yumuşak çıktığını dikkatle öğreniniz.


43. Halk şarkılarını iyi dinleyiniz; bunlar en güzel melodilerin kaynağıdır ve her milletin karakterini taşırlar.


44. Eski anahtarlarla okumayı hemen öğreniniz. Aksi taktirde geçmiş zamanların birçok hazinelerini keşfedemeyeceksiniz.


45. Erkenden, değişik aletlerin ses renklerini ve karakterlerini inceleyiniz; her birinin özel sesini kulağınızda duymaya çalışınız.


46. İyi operalar seyrediniz.


47. Eski şeylere karşı saygı besleyiniz; fakat, yeniler içinde samimi olunuz. Tanımadığınız şahsiyetler hakkında araştırmadan hüküm vermeyiniz.


48. Bir eser hakkındaki kararınızı daha ilk dinleyişte vermeyiniz, ilkten hoşa giden her şey muhakkak iyi olmayabilir. Üstadların eserleri tetkik edebilmelidir. Bir çok hakikatları ancak yaşlandıkça anlayacaksınız.


49. Besteler hakkında hüküm yürütürken, "hakiki sanat severler için yazılan" ile "amatörleri eğlendirmek maksadıyla yazılan" eserleri ayırt etmelisiniz. Birincilerin tarafını tutunuz, diğerlerine karşı hiddet göstermeyiniz.


50. "Melodi" amatörlerin "harp şarkısıdır." Ve doğrusunu söylemek lazım gelirse melodisiz müzik de olamaz. fakat, melodiyi hangi manada anladıklarına dikkat ediniz; Onlarda "melodi" yalnız kolayca anlaşılabilen ve hoş bir ritmi olanıdır. Başka çeşit melodiler de vardır. Bach, Mozart ve Beethoven'ı işittiğiniz zaman böylesine melodiler binbir değişik renklerle karşınıza çıkar. İtalyan operalar melodilerinden az zaman sonra bıkacaksınız.

51. Eğer piyanoda küçük melodiler sıralayabiliyorsanız, bu az da olsa bir muvaffakiyet sayılır, bu melodiler eğer içten ve eğer piyanonun yardımı olmaksızın geliyorsa daha çok sevininiz. Çünkü, bu sizin müzik duygunuzu canlandıracaktır. Parmaklar, kafanın istediğini yapmalıdır, tersi olamaz.


52. Bestelemeye başlayınca her şeyi kafadan yapınız. Bir eseri iyice meydana çıkarmadan alet üzerinde çalmayınız. Müzik eğer ruhunuzdan fışkırmışsa, eğer onu tamamen hissetmişseniz, başkalarını da tesir edecektir.


53. Doğuştan geniş bir muhayyele sahipseniz, yalnız kaldığınız saatlerde, piyanoya oturup içinizde yanan ateşi armonilerle ifade etmeye gayret ediniz, ve hisleriniz ne kadar gizli olurlarsa (sihirli alemlere dalar gibi olduğunuz anlarda) armoni dünyası da size o kadar esrarengiz görünecektir. Böyle saatler gençliğin en mesut anlarıdır. Fakat sizi yanlış yollara götürecek, kuvvet ve zamanınızı hayallerle kaybettirecek duygulara kendinizi çok kaptırmaktan kaçınınız. Bir eserin hazırlanması ve temiz ifade kudreti yalnız belli ve açık bir yazı şekliyle elde edilir. Hayalperest olacağınıza kaleminizi işletiniz.

54. Orkestra idaresi sanatıyla meşgul ol. İyi orkestra şeflerini sık seyret; hatta idareyi zihninde kendi kendine ve beraberce yap. Bu seni doğruluğa götürecektir.


55. Sanatları ve fenleri öğrendiği gibi hayatı da tetkik et.


56. Ahlak kaideleri sanat kanunlarının aynısır.


57. Çalışkanlık ve azim sayesinde daima yükseleceksin.


58. Birkaç kuruş kıymetinde olan bir kilo demirle, binlerce saat yayı yapılıyor; böylelikle bu demirin kıymeti yüz bin defa artıyor. Allahın sana ihsan ettiği kiloyu dikkat ve azami istifade ile kullan.


59. İstek olmazsa sanatta doğruluğa erişilemez.


60. Sanat yalnız zenginlerin yapabileceği bir şey değildir. Her zaman daha büyük bir artist olmaya gayret et; diğer isteklerin kendiliğinden olacaktır.


61. Bir eserin ruhunu ancak onun formunu anladıktan sonra kavrayacaksın.


62. Dahiyi belki de yalnız dahi olan anlar.


63. Olgun bir müzisyen "en karışık orkestra eserinin notasını ilk dinleyişte bile göz önüne getirebilmeli" denilmiştir. Bu, tasavvur edilebilecek en yüksek mertebedir.


64. ÖĞRENMENİN SONU YOKTUR !!

 


 

Robert Schumann (1810-1856)

ROBERT SCHUMANN (1810-1856)


Robert Schumann, 8 Haziran 1810'da Saksonya'da dünyaya geldi. Babası yayınevi sahibi bir kitapçıydı. Üç erkek, bir kız kardeşi vardı. Schumann dünyaya geldiği yıl babası, ağır bir sinir bunalımı geçirdi. Sahip olduğu tek kız kardeşi de genç yaşında akıl hastalığına yakalanarak vefat etti.

Schumann, çocukluk yıllarından itibaren müzik ve edebiyatla yakından ilgilendi. 8 yaşındayken, Johann Gottfried Kuntzsch'dan org dersleri almaya başladı. Öğrenim gördüğü lise düzeyindeki okulda, Piyano çalıyor, besteler yapıyor ve oyunlar yazıyordu.

Henüz 16 yaşındayken, babasını kaybetti. 1828'de çok başarılı bir şekilde liseyi bitirince, annesi Schumann'ı hukuk eğitimi görmesi için Leipzig'e gönderdi. Burada müzik profesörü Friedrich Wieckle'la karşılaştı ve hukuk okumayı bırakıp, Wieckle ile beraber piyano derslerine başladı.

Sevdiği besteciler arasında Bach ve Schubert vardı. İkisinin de eserlerini, yapıtlarını yakından takip ediyordu. Bestecilik eğitimi üzerine Orkestra yöneticisi olan Heinrich Dorn'dan yararlandı.

Schumann, geçim sıkıntıları yaşıyordu. O dönemlerde sıkıntılarından dolayı Piyano öğretmeninin evinde kalıyordu. Amacı, iyi bir piyano virtüozu olmak ve para kazanmaktı.

Parmaklarını güçlendirmek için bir aygıt icat etti. Fakat bu aygıt yüzünden bir parmağı sakatlandı ve virtüozluk hayalleri yıkılmış oldu.

Kendini besteciliğe adadı. Bir yandan da birkaç arkadaşı ve piyano öğretmeni ile çıkardıkları (1834) Neue Zeitschrift für Musik adlı dergide yazılar yazıyor ve yöneticilik yapıyordu. Yaklaşık 10 yıl kadar dergide yöneticilik yaptı.

O yıllar piyano öğretmeninin kızı Clara ile aralarında aşk serüveni yaşanmaya başladı. Clara Wieck , tam bir piyano virtüözü olarak yetiştiriliyordu. Schumann henüz para kazanan başarılı bir besteci olmadığı için Clara'nın babası evlenmelerine karşı çıktı. Ama Schumann pes etmeyip 5 yıl boyunca Clara ile evlenmek için mücadele etti ve sonunda 1840 yılının Eylül ayında evlenerek amacına ulaştı. 8 çocukları oldu.

Clara kendini kocasının yapıtlarını tüm dünyaya tanıtmaya adadı. Uzun turnelere çıktı. Bazı turnelere Schumann da eşlik etti. Pek çok ülke de Schumann'nın eserlerini başarıyla yorumladı.

Mendelssohn, 1843 yılında Leipzig'de yeni bir konservatuvar kurdu ve Schumann'a Piyano ve bestecilik öğretmenliği sağladı. Fakat Schumann'nın sinirleri bozulmaya, ruhsal bunalımlarına girmeye başlamıştı ve öğretmenlikte de pek başarılı olamadı.

Bir süre Dresden'de kaldı fakat burada da sinirsel ve ruhsal bunalımlarından kurtulamadı.

1850'de Bach Gesellschaft Vakfı'nın konserlerini yönetmeyi kabul ederek Düsseldorf'a gitti. Fakat sinirsel ve ruhsal sıkıntıları devam ediyor, bu bunalımlı dönemden  bir türlü kurtulamıyordu.

 

1854 yılında bir sabah kendini Ren Nehrine atarak intihara kalkıştı. Neyse ki balıkçılar tarafından kurtarıldı ve bir akıl hastanesine yatırıldı.

Son iki yılını zaman zaman gaipten sesler duyan yarı akıl hastası olarak, Endenich'teki bir hastanede, Dr. Richharz'ın gözetiminde yaşadı. 29 temmuz 1856 yılında orada öldü. Ölürken yanında Clara ve Brahms vardı.

Schumann kalıtsal hastalığı nedeni ile yaşadığı süre boyunca saplantılarından, bunalımlarından kurtulamadı. kendini hep başarısız bir piyanist, besteci ve orkestra yöneticisi olarak gördü. Sanki sadece başarılı ünlü bir virtüözün kocasıydı.

Oysaki ; Romantik yüzyılın en büyük ustalarından biriydi ama öyle olduğunu asla kabul edemedi.

    ROBERT SCHUMANN 'ın GENÇ MÜZİSYENLERE ÖĞÜTLERİ